Benim çocukluğumda arka mahallede maçı kaybettiğimizde rövanşı bekler, farklı skorun peşinde koşardık. Pandemi döneminin dayattığı tek maç üzerinden eliminasyon Beşiktaş için tribünlerde seyirci olmasa bile 1. handikaptı. İkincisi elbette daha mühim… Gökhan Gönül ve Caner Erkin, orta sahada Elneny, forvette Burak Yılmaz gitmiş ve Adem Ljajic yok. Bu, Beşiktaş'ın yarısı ama kağıt üzerinde %70'i demek. Bir takım 30 dakikada 3-0 geriye düşüyorsa bunun adı Barcelona da olabilir, Bayern Münih karşısında, dün akşam Beşiktaş da olabilir PAOK karşısında… Sürklase olmuş demektir.
90 dakikada oradan turu geçmek büyük bir futbol hikâyesiydi. Elbette olmadı. Zor bir yıl yaşıyoruz... Transfer dönemi, kulübün ekonomisi, gelenler-gidenler… Ne Beşiktaş yönetimine ne de Sergen Yalçın'ın sahaya sürdüğü 11'e bir itirazım var. İtirazım, bu sayfaların da içinde olduğu ama konuya dahil olmadığı Türk spor medyasına… PAOK'un iki maçını izlemeden 'PAOK kazanır' diye görüş veren, bir yabancı futbolcunun ardından Beşiktaş'a methiye düzenlerin iki tane PAOK maçı bile izlemediğini hepimiz biliyoruz. Burada kaybeden sadece Beşiktaş değil. Bilmediğini bilmiş gibi yapan Türk spor medyası da aynı zamanda. Sergen Yalçın'ın pandemi döneminde buraya getirdiği takıma alkış. Bundan sonrası Süper Lig… Bir maçın üzerinden yeni transferleri elbette kesip doğramamak lazım. Ancak Beşiktaş'ın omurgasını doğrultmaya çalışırken beklerinden kanatlarına aldığı verimi sorgulaması lazım. Sahada bir Sergen Yalçın'ın olmadığının farkındayız. Kenardaki Sergen Yalçın'ın inandığı oyuncuları eylül ayında ligde göreceğiz.