Sergio Ramos da son dönemde dijital platformlarda belgeseli yayınlanan futbolculardan. Onun futbola olan tutkusu ve profesyonelliği yanında özel hayatı ve hobilerini de anlatan belgesel yıllar önce Real Madridli yıldızın başını sıkıntıya sokan bir olayı hatırlattı. Sergio Ramos'un çok özel atlardan oluşan bir harası var. Hayvan sevgisi her zaman haber konusu olmuş ama bir tutkusu daha var ki o işte hayvan sevgisini sorgulatıyor. Ramos, Sevilla doğumlu ve boğa güreşlerini çok seviyor. 2009'da Santiago Bernabeu'da bir lig maçı, Ramos cezalı. Real Madrid'de kural, cezalı oyuncuların maçlarını mutlaka tribünden seyretmeleri gerektiği. Ramos da maça geliyor ama ilk yarı bittiğinde ortalıktan kayboluyor. Şöhretin bedeli, medya her yerde. Bernabeu'dan çıkan Madrid Las Ventas'a, arenaya boğa güreşlerini izlemeye gidiyor ve ertesi gün iki yerde de olmanın para cezasını ödemek zorunda kalıyor..

Türkiye'nin gördüğü en iyi ön libero Maldonado



15 yıl önce Hollanda'da Tilburg'dan çıkmışız yola. Brüksel'e gidiyoruz. Yıllar önce akşam karanlığında girdik Brüksel'e. Ertesi gün eski adıyla Heysel olan statta maç seyredeceğiz. Biraz da rastlantı, kendimizi Türk mahallesinde bulduk. Emirdağ Kasabı, Emirdağ Pide, Emirdağ Bakkaliyesi. Az çok bilirdim de gözünle görünce başka oluyor Emirdağ-Belçika ilişkisi. Emirdağ, 1962 yılından beri göç veriyor Belçika'ya. İlk giden Ahmet Öztürk önemli tabii. Ahmet Bey'in ardından binlerce Emirdağlı Belçika'ya gitmiş. Futbolcu transferlerinde de benzer bir göç var. Hagi'nin Galatasaray'da oynadığı yıllarda ve sonrasında gelen vatandaşı futbolcular, Fenerbahçe'de Alex'in işaret ettiği ve kadroya katılan isimler: Fabiano, Deivid ve Maldonado... Hepsi Alex'in referansıyla, onun gönlü hoş olsun diye transfer edilmişti. Olur böyle, bir zamanlar Barcelona, ardından Real Madrid'de Hollandalı kolonisi oluşmuştu kadro içinde. Alex üstelik Şilili Maldonado için, "Türkiye'nin gördüğü en iyi ön libero" bile demişti. Olmadığını bence kendisi de biliyordu...