Beşiktaş soyunma odasından geri döndüğünde kâbus gibi çöktü rakibinin üzerine... Trabzonspor skoru bulmuş ama ilk yarı Uğurcan'nın ellerinin büyüsüne bakmıştı. Gökhan Gönül, dalga dalga geliyordu. Yıllar Hüseyin Çimşir'e çok şey öğretecek, sahada gezinen Sturridge yerine Ekuban'ı alacağına Kamil Ahmet'i yolladı sahaya. Mourinho'nun dediği gibi duygusal zekan baskı altındayken sizi zorlar ve geride olduğunuz maçta onbinlerin baskısı altında karar vermek zordur. Kamil Ahmet girdi ve sonrasındaki 10 dakikada Beşiktaş tabelayı lehine çevirmiş, atacağı bir golle maçı kopartmanın peşine düşmüştü. Sturridge ve Doğan, Nwakaeme ve Mikel'in yokluğunda oynadılar, yerlerini hakkını vererek doldurmaları mümkün değildi. Trabzonspor'un fazlası, Fenerbahçe maçında olduğu gibi kalesinde devleşen Uğurcan ve ilk golde presle topu çalıp sonra bir deparın ardından ald-ı ğı pası köşeye nefis mıhlayan Sörloth'tu... Bu fazlalık ikinci yarıda o eksikliğine yetmez görünüyordu Trabzonspor'un. Sergen Yalçın, 10 numarasız oyunda Boateng'i ikinci santrfor olarak oynatıp Trabzon stoperlerinin dengesini bozdu. Ganalı yaya çıktığında iki frikik kazandırdı, bir gol attı, ikinci go l öncesinde direkten dönen kafayı vurdu. Beşiktaşlı oyuncular, 45-65 arası oyunu tabelada fişi çekecek 3. golün fırsatlarını hoyratça harcadı, Burak atamadı ama çok çalıştı. Sonra ilk golde olduğu gibi yine orta sahada bir top kaybı ve Ekuban'ın arka direğe ortasında yine Sörloth... İki yıl önce G.Saray'ın atanı Gomis ve tutanı Muslera ile yakaladığı seviyeyi Uğurcan ve Sörloth ile Trabzonspor yakaladı. Tribün baskısı ile 2-1 geriye düştükten sonra krallığa koşan santrforlarıyla -şampiyonluk yarışında iki puan kaybetseler de- sağlam karakterlerini sahaya koydular...