TRANSFERDE milyonlar havada uçuşurken bir adım geriye çekilip kulüplerin gelirleri üzerine düşünelim. Bu oyunda 11 kişiyle sahaya çıkıyor, 25 futbolcuyla kadro kuruyorsunuz. Real Madrid de bunu yapıyor, Fenerbahçe de... Ve evet sıfırlar farklı... Transferde ödenenler için de, gelir kalemlerinde de. Kombine fiyatlarında maşallah tek rakibimiz İngilizler. İspanya ve İtalya'dan daha ucuza kombine satmıyoruz. Bizden 5-6 kat daha fazla abonesi olan ülkelere bakarsak yayın gelirlerimiz de ziyadesiyle iyi. Bir formanın 250 TL'ye satıldığı resmi mağazalarda taraftar cebinde ne varsa harcıyor. Avrupa kupalarında galibiyet, beraberlik primi Barcelona için de aynı Galatasaray için de. Ancak bir gelir kalemi var ki, orada 8-10 kat fark atıyor bize Avrupa kulüpleri. Beşiktaş'ın son imzaladığı forma göğüs reklamı, Galatasaray için konuşulan rakam ve Fenerbahçe'nin başkanı Ali Koç'un şirketinden aldığı forma sponsorluğu... Kabaca hiçbir kulüp yıllık 4 milyon Euro'nun üzerine çıkamıyor. Real Madrid ve PSG'nin 70 milyon, Man. United'ın 64, Barcelona ve Chelsea'nin yılda 55 milyon Euro kazandığı forma reklamları elbette ki en uç örnekler ama en büyük farkı yediğimiz gelir kalemi budur. Malzeme sponsorluğu için spor markalarının ödediği çift haneli rakamlara girmiyorum bile. Sezonda 50 maçta 90 dakika görünürlük sağlayan markaların bize ödedikleri rakamlar rekabet olmayınca 5 milyon Euro'nun üzerine çıkamıyor. Avrupa'da birçok kulübün antrenman malzemelerinde farklı sponsor kullandığını da hatırlatayım. Sponsor sinerji ister, Beşiktaş yakın geçmişte bunu başardı. Çözüm basit, kapattığınız idmanları medyaya açacak, röportaj yasaklarını kaldıracaksınız, futbolcular sponsorların organizasyonlarına katılacak. "Kulüp televizyonum var, her şeyi oradan yayınlanırım" fikrinin yıllar önce yayıncılık tarihine karıştığını kabul edeceksiniz. Aslında ettiniz de... Bir de soru: Bütün sezon forma reklamı için 3-4 milyon Euro alıp, "büyük" transferin yıllık ücretinin 3 milyonunu "bir" sponsor ödeyecek" cümlesindeki "bir sponsor" kimdir?
BARCELONA'NIN MÜZESİ 40 MİLYON EURO KAZANIRKEN
İSPANYA'YA giden bir turistin Madrid ve Barcelona'da kulüp müzelerini ziyaret etmesi için ateşli bir futbolsever olması gerekmiyor çünkü turizm politikası ve pazarlaması sizi o adreslere yönlendiriyor. İspanya'nın en çok ziyaret edilen müzesi binlerce tablo ve tarihi eserin yer aldığı Madrid'deki Prado ve Reina Sofia müzeleri. İki müze de günün belirli saatleri ve yılın bazı günlerinde giriş ücreti almadığından gelir sıralamasında bir kulübün müzesinin arkasında. Barcelona'nın müze ve stat turunda bir yılda elde ettiği gelir 40 milyon Euro. Şimdi bunu ikiye katlamak için müzeyi büyütüyorlar. Giriş ücreti 26 Euro olan müze ve stat turunun son noktasının Barcelona'nın ürünlerinin satıldığı iki katlı dev mağazası olduğunu söylememe gerek yok elbette! Madrid ve Barcelona'da havaalanına indikten sonra her turizm bürosunda, gazete bayiinde, aklınıza gelebilecek her satış noktasında Real ve Barça'nın müze turlarının broşürleri var. BEŞIKTAŞ, Fenerbahçe ve Galatasaray son dönemde modern müzeler kurdular. Varsa özür dilerim ama ben bugüne kadar ne havaalanında ne de İstanbul'un bir köşesinde bu müzeleri tanıtan ve ziyaret etmek isteyenleri bilgilendiren ne bir broşür ne bir bilboard görmedim. Milyonlarca insan İstanbul'a geliyor, müze nerede, giriş kaç para, kaç kupa var, saat kaçta açılıyor-kapanıyor, bilen yok. İşe İstanbul Havalimanı'ndan başlasanız, birer tanıtım köşesi kursanız, öğrenciler için turlar düzenleseniz, kupalarınızı yalnızlığa terketmeseniz fena mı olur...
AMAN SEZON BAŞINDA TADIMIZ KAÇMASIN!
DÜNYA Kulüpler Şampiyonası adı altında ABD, Çin, Japonya'da Avrupa'nın devleri hazırlık maçları oynuyor, tamam bu seviyeye bir takımımızı sokmak zor. Avrupa'da sponsor desteğiyle oynanan dörtlü turnuvalar var. Birine Fenerbahçe katılacak. 3 takım arasında oynanan 45 dakikalık maçlarla bir akşamda futbol bayramı yaşatan organizasyonlar var. Bizde hiçbiri yok. TSYD Turnuvası vardı diye nostalji yapmayacağım çünkü bu iş TSYD'nin işi zaten değildi! Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş her yıl Ağustos başında 45 dakikalık 3 maçla sırayla ev sahipliği yapacakları bir turnuva yapabilir. Her yıl bir Avrupa devi davet edilip, 3 günde bitecek bir dörtlü turnuva organize edilebilir. Siz elinizi taşın altına koyun bakalım sponsor çıkacak mı? Sezon başında bir hazırlık maçında ezeli rakibinize yenilmekten korkuyorsanız, koskoca sezonda nasıl cesur olabilirsiniz ki!...