Ligin tarihinde şampiyonluk sevinci yaşamış beş takım arasında teknik direktörünü değiştirmeyen, kadro devrimi yapmadan, Melo dışarı Podolski-Bilal içeri yapan, sezonu da iki kupayla kapatan takım G.Saray... Bu rakiplerinden bir adım önde başlamasını sağlar Hamzaoğlu'nun. Fakat gelin görün ki, sarı-kırmızılılar ilk iki sezonunda izleyiciyi ekran başına bağlayan, ardından senaristlerin beyin yorgunluğuna kurban gidip, uzadıkça keyif vermeyen ve sonu hayal kırıklığı olan dizi filmler gibi. Bildiğiniz Lost'un finali işte... Muslera kurtaracak, Sneijder şut atacak dışında taraftarı heyecanlandıracak bir aksiyon yok, sınıf atlayan tek adam Telles. Kaldığı yerden devam eden de kupayı getiren Yasin...
Bu kadro göz ezberinin kurbanı. Sabri sağdan bindirecek, ortası boşa gidecek, geri dönemeyecek, Burak ofsayta düşecek, Selçuk defansın arkasına top atacak ve stoperler yüksek toplarda azap çekecek. Bütün bunlar dizinin eski sezonundan kalanlar. Değişen bir şey de yok. Bursaspor dün kafa toplarıyla G.Saray'a Şampiyonlar Ligi için net bir röntgen çekti. Bu defansla Avrupa'da olmaz dedirtti. Geçen sezon ligin ilk haftasında G.Saray, Şenol Güneş'in ellerinde daha yoğrulmamış Bursaspor'u deplasmanda 2-0 ile geçerken de dün akşama benzer bir oyun vardı sahada. Muslera iki net pozisyonu çıkarmış, hazır olmayan Bursa boyun eğmişti. Dün Süper Kupa'da da oyun farklı değildi. 3 Haziran'daki Türkiye Kupası finalini kaybederken G.Saray'a kök söktüren Bursa yoktu sahada. Olamazdı da... Sağ beki, ön liberosu, gol kralı santrforu ve takımı kanattan uçuran kaptanı yokken nasıl olsun ki?
İkinci yarıda G.Saray'dan değişikleri Ertuğrul Sağlam yapsa; "Burak, Sneijder, Podolski çıksın" derdi. Hamzaoğlu da tek farklı galip olmasına rağmen bu üç ismi çıkardı. Bursa golü bulsa geçen sezonun özürlerinden biri bu sezon başında da gelebilirdi. Üç ayda üç kupa kazanan G.Saray taraftarları dün geceden mutlu ayrıldılar ama bu sabaha umutlu uyandılar mı? Mesele budur...