Kendi sahanızda oynuyorsunuz ama neticesinde baktığınız zaman bir Avrupa Kupası maçı ve oyun başlangıcında Beşiktaş'ın da ne etki yarattığına baktığımızda, ilk 15-20 dakikaya kendi iç saha temposuyla başlamayan bir Beşiktaş vardı. Özellikle ilk maç skorunun 1-1 oluşu kontrollü ve dengeli bir oyun başlangıcını getirdi. Bir şekilde doğruydu... Önemli olan önce geriye düşmemekti. Bunu başaran Beşiktaş, belki çok baskılı olmasa da oluşturduğu hücum etkinliğiyle iki golü buldu ve oyunu 2-0'a getirdi. Maç bu aşamadan sonra döner miydi? Çok zordu... 1. ve 3. golü atan Pepe'ye baktığımızda, onu olgunluk döneminde yakalayan Beşiktaş savunmada olduğu gibi hücumda da ondan çok faydalanabileceğini bir Avrupa maçında gördü. Pepe'nin attığı iki golü göz önüne getirdiğimizde bunlar futbolun rastlantısal sahnelerinden çok, hakikaten anlaşılabilir bilinçli kafa golleriydi. Pepe'nin bu performansını lig maçlarına da taşıyabileceğini düşünüyorum. Bireysel anlamda günün öne çıkan isimleri kim derseniz golcülüğüyle Pepe, sonradan oyuna giren ve bana göre orta sahalar arasında her zaman önde gördüğüm Oğuzhan, sonrasında Tolgay, Medel ve yaptığı servislerle çözüm uzmanı olan Quaresma'ydı... Beşiktaş maça dengeli başladı ve kalesinde hiç tehdit görmeden gruplara başardı ki bunu bir önceki turda Linz maçında direkten dönerek yaşadı. Oyun şansı ve tek maçlık bir performansla değil, takım gücü olarak grupları hak eden bir Beşiktaş var karşımızda. Artık bundan sonrası gruplar... Belki daha ilerisini, belki de bu kulvarda en iyisini hayal eden, kupaya bile uzanabilecek Beşiktaş var.