Yeri geldiğinde Süper Lig'deki maçların kalitesini sorguluyoruz, eleştiriyoruz ama böylesi maçların kıymetini pek bilmiyoruz. Dün adeta bir resital izledik. Galibiyle, mağlubuyla dün emek veren 28 futbolcu da, 2 teknik adam da sonuna kadar tebriği hak ediyor. Avrupalı bir futbolsever oturup bu maçı izleseydi 2 saat önceki Real Madrid-Atletico Madrid maçından fazlasıyla keyif alırdı. İğneyi bazen kendimize batırıyoruz ama hakkımızı teslim etmemiz lazım. Bunu sadece bol gol oldu diye söylemiyorum, gollerin kalitesi ve takımların ortaya koydukları azim en klas Premier Lig maçlarından, en estetik La Liga derbilerinden fırlamış gibiydi. Hepsine helal olsun.
Bu maç bizlere bir kez daha gösterdi ki Beşiktaş bir cephanelik gibi... Geçen hafta Gençlerbirliği'nin kilidini açan adam Oğuzhan'dı, Babel gerisini getirdi. Dün Cenk bazuka gibi bir gol atıyor, Aboubakar "Bu adam neler yapıyor" dedirten bir çalım üzeri gol vuruşu yapıyor, Talisca zaten bildiğimiz gibi... Frikik olduğunda "Gol olur" diyebiliyorsak bu adam artık lig tarihinin en iyi frikikçileri arasına yazılır. Hagi gibi, Hoojdonk gibi. Köşeye eliyle koymuş gibi bıraktı topu. Elbette Beşiktaş'ın birçok arızasının olduğunu, Trabzonspor'un etkili oyunu ve baskısıyla da görmüş olduk. Maçın tadını çıkarırken Lyon maçı için kafamızda birkaç soru işareti de oluştu. Yine de artık gönül rahatlığıyla şampiyon diyebiliyorum Beşiktaş'a. Artık sadece bir zaman meselesi.
Trabzonspor'a gelecek olursak, "Galiptir bu yolda mağlup" denilecek bir performans sergilediler. Arena'da maç bitimi kopan alkış da bunun göstergesiydi. Okay Yokuşlu bir Premier Lig oyuncusu gibi gol attı. Castillo Beşiktaş sağ kanadını adeta tarumar etti. Attığı golün yanı sıra taşıdığı toplarla çok hırpaladılar lideri. Rodallega'yla öne de geçtiler ama nefesleri yetmedi. En az 1 puanı hak etmişlerdi ama üzülecek bir şey yok. Bu takımın önü çok açık...
Son olarak, bu kadar güzel bir maça bu kadar güzel bir adamın, profesyonelliğiyle, ahlakıyla herkesin takdirini toplamış Atiba'nın nokta koyması da yakıştı.