Topun üç direk arasından geçmesi kolay gibi görünebilir ama bunun için önce kaliteli bir kadroya, sonra o kadroya hükmedebilen bir teknik adama ve egoları dışarıda bırakmış bir takım duruşuna ihtiyacınız var. İşte Beşiktaş'ta bütün bunların hepsi vardı. Hem de Necip ve Tosic ikilisi defans göbeğinde oynarken. Trabzonspor'da ise takım olabilen tek yürek olabilen sadece tribünlerdeki taraftarlardı. Kendi evinde bir takım rakip kaleyi hiç mi tehdit etmez!. İlk yarıda Bülent Yıldırım, Beşiktaş'ın net bir penaltısını vermedi. Güneş'in ekibi, Çaykur Rize maçından 72 saat sonra ilk yarı baskı altındaydı. Quaresma, Gomez ve Sosa ile tutundular maça, Oğuzhan'ı sakatlığın acısı sildi sahadan. Şampiyonluk yarışı veren takımlar, her zaman daha çok isterler 3 puanı. Trabzonspor'da kafalar sezonu kapamış, ayaklar koşuyor sahada. Rakibi biraz ısırdılar ama yaralayamadılar. Başından beri söylüyorum da yazıyorum da; "Hami Mandıralı ile bu iş yürümez" diye.. Gomez skoru değiştirdi, rakibi dibe vurdurdu, son sözü Kerim Frei'nin topuk pasıyla Olcay söyledi. Bu yarış daha çok su kaldırır ama bir gerçek var; Beşiktaş, Karadeniz'deki 180 dakikada yara alsaydı geçen yılların da travmasıyla bu koltuğu Fenerbahçe'ye bırakırdı.