Azerbaycan, Karabağ'ın yeniden özgürlüğüne kavuşmasıyla Türkiye'ye kardeşten öte can yoldaşı olmuş. Bakü sokaklarında 7'den 70'e gördüğümüz Türkiye sevgisi 31 bin seyirciye izin verilen Olimpiyat Stadı'nda karşılaştığımız muhteşem kardeşlik tablosunun izlerini taşıyordu.
Galler karşısında oyuna İtalya maçına göre daha dengeli başladık. Ancak Okay ve Ozan'la orta sahada istediğimiz güçlü oyunu üretemedik. Galler, Moore'un yakın markajda olduğunu görünce ilk yarıda Bale ile uzun ara paslarla oyunun 10 numarası Ramsey'i kaçırmayı denedi. Denemelerin üçüncüsünde Ramsey hatayı affetmedi. Devre arasına 1-0 yenik girince Güneş, Merih'i oyuna sokup Kaan Ayhan'ı orta sahaya çekti. Ozan ve Okay'ı dışarı alıp Yusuf hamlesi yaptı. İki maçtır bu iki isim niye bu kadar düştü, bu ayrı bir tartışma konusu. Ancak soğukkanlı Galler zaman zaman fırsatlar verse de takım savunmasını hiç bozmadı.
Kaptan Bale 60'ta penaltıyı adeta Zeki'nin ayağına kendini takarak aldı. Ancak adaletsiz karar üstten autla sonuçlandı. Kader anı olabilirdi. Ona da gerekli reaksiyonu veremedik. Umut Meraş'ın yerine Mert Müldür, 74'te Kenan'ın yerine Halil hamleleri de takımı toparlasa da reaksiyon getirmedi.
İki maçın özeti şu: Bizim Çocuklar'a bir şeyler olmuş. Hırs, mücadele ve oyun olarak iyiye gideceğimize geriye gitmişiz. Hayallerimiz, milli kâbusa dönüştü. Yazık!