Mücadele... Temaslı maç oldu. Pozisyon az. Fenerbahçe'nin 2, Başakşehir'in ise 1 tane net pozisyonu var. Kısır bir maç diyebiliriz.
Şampiyonluğa oynayan takımların bazen sadece mücadeleyle kazanabileceği maçlar olur. Eğer kazanamazsaydı Fenerbahçe psikolojik olarak kopardı. Tutundu yarışa Fenerbahçe, şimdi kredisiz bir de Galatasaray var yanında. Fenerbahçe'nin bu işin içinde olması için bu maç yetmez. Kayseri'de kazanmalı. O da yetmiyor. Kredi yok. 500 milyon dolarlık bir lig var, kdv'siyle 590 milyon dolarlık... Uzakdoğu'dan biri gelse, bakalım Avrupa'nın 6 büyük liginden birini izleyelim dese... Namağlup lider takıma karşı ülkenin en iyi takımlarından biri oynayacak. Fenerbahçe... Hakem de en çok maç yöneten hakem. Kağıt üstünde "Maçı buldum" diye biner uçağa Asyalı... Gelince "Ne biçim bir lig bu" der ve döner bu. Maçın özeti de budur.
Dün maçta Lens'i hiç beğenmedim. Şener ile Hasan Ali'yi beğendim. Bir de Josef de Souza iyiydi. Lens'e çok uygun bir maçtı, geniş alan da vardı. Önde oynayan Türkiye'nin en etkili oyuncularından birisi kim? Visca... Oyundan çıktı. Diğeri kim, Cengiz... O da çıktı! Beklerin oyununu gösterir bu. Salih var, kuvvetli değil. Fernandao var, ağır bir oyuncu. Lens de saman alevi gibi oynayınca Kjaer ile Skrtel'in stoperdeki iyi oyununa güvendi. Başakşehir belki pek pozisyon vermedi ama geçen hafta 5 atmış bir takımın pozisyon bulamaması düşündürücü. Berbat bir maç oldu, berbat bir hakem de vardı. Maçı izlemekte bile zorlandım.
Fenerbahçe'de Souza merkezde kaldı, önlerinde Salih ile Ozan, ikinci yarıdaysa Alper oynuyordu. Souza emniyet sübabı gibi oynuyor. Tıpkı Oğuzhan oynadığı zaman Atiba'nınki gibi... Başakşehir de aynı. Mahmut var orada. Stoperler de kuvvetli olunca merkez kalabalık oluyor, alan daralıyor ve oynatmamaya dayalı bir karşılaşma ortaya çıkıyor. Böyle maçlarda bireysel performanslara bakarsınız. Lens iyi değil, Karavayev vasat oynadı. Visca kötü, Cengiz kötü, Mossoro kötü... Bireysel olarak kıpırdansa iki oyuncu daha farklı olabilirdi. Savaşçı bir maçtı ama o kadar...