İlk yarıya baktığımızda fiyasko bir Galatasaray vardı. Başakşehir merkezde iyi bir stoper ikilisi, yine uyumlu bir orta saha merkezi Emre ve Mahmut.
Bir de ligimizin en etkili kanat oyuncusu Visca, ileride ise çıkıştaki Mehmet Batdal. Galatasaray'ın ilk yarısı ayrı ama ikinci yarı Sneijder çok etkiliydi, Yasin iyiydi. Semih de oyuna girdikten sonra rakibe yakın, sert oynadı, 2 de gol buldu. Burada Abdullah hoca Rotman'ı da alarak üç defansif orta sahaya döndü, sol beke de sağ ayaklı Uğur'u koyunca hücuma katkı azaldı. Son 6-7 dak-i ka dışında çok iyi oynayan bir Galatasaray vardı ikinci yarıda. Emre Çolak oynarken aklıma Hakan Tecimer geliyor.
İkinci yarı hakikaten de iyi oynarken Tarık girdi. Bir diğer değişiklik de aynı şekilde, hangi mantıkla Umut'un yerine Donk girdi? Penaltıya gelirsek... Gençken, oyuncuyken benim de 2-3 kez böyle penaltı almışlığım vardır. O heyecanla, o gençlikle böyle şeyler oluyor. Umut Bulut bir 10 sene sonra, "Keşke bunları yapmasaydım" diyecektir, ben öyle dedim. Umut, Yalçın'ın penaltı pozisyonda ona olan serzenişinin haklı olduğunu biliyordur. Bu pozisyonun penaltıyla uzaktan yakından alakası yok. Galatasaray'ın ikinci yarıda saygı duyulacak oyunu, o penaltıyı hak etmiyordu.
Abdullah Avcı klasik, günümüz futbolunu oynatmaya çalışan, kendisini de takımı da her gün geliştiren bir teknik adam.