İki takımın play-oflarda defalarca kaşı karşıya geleceğini düşünürsek dünkü maça uzun rauntlar sürmesi beklenen bir boks karşılaşmasının ilk raundu gibi bakabiliriz. Tabii ki Fenerbahçe Ülker, Arena'nın enerjisi ve daha bir kadro derinliğiyle bir adım öndeydi maç öncesinde... Pianigiani'nin, Hawkins'i özel durduracağını sen de ben de sokakta tek pota oynayan çocuklar da biliyordu. Bunun diğer maçlardaki açılımı, geçen sezon Beşiktaş'ı, Ergin'i ve kupaları kucaklayıp taşıyan Hawkins'in, özel savunulurken diğerlerine neler yaratabileceği olacak. Dünkü 6/10 toplam kullanım ve 0/0 faul atışı, (faul çizgisine hiç gidemeden) yani rakibe tüm bir geçen sezon boyu yarattığı problemleri yaratamadan oynadığı maçlarla Galatasaray dünkü gibi skor sıkıntısı çekecektir.
Fenerbahçe, özellikle çabuk ayaklı uzunlarının pick and roll, perdele ve devril savunmasında ciddi başarı sağlayınca bir ara kopar gibi gözükse de onlar da hücumda kendi zengin performanslarının altında kaldılar. Galatasaray favori olduğu Eurocup'ta, Krasnodar ve S.Donetsk mağlubiyetlerinden sonra üstüne Karşıyaka ve Fenerbahçe yenilgilerini eklese de yine de sarsılmadan devam edecek yönetim ve taraftar desteğine sahipler. Yeter ki Domercant ve Göksenin gibi sezon kapatma ciddi sıkıntıları bitmiş olsun. Ben kendi adıma bundan sonraki çoğu derbide neticeyi bir oyuncunun çıkıp değiştirebileceğine inanmıyorum. Sürenin bu kadar paylaşıldığı ve rotasyonun bu kadar uzun olduğu F.Bahçe-G.Saray maçlarında sezon sonu galibinin, takım inancını, karakterini ve savunmasını sezon boyunca geliştiren taraf olacağına inanıyorum.