Fenerbahçe öldü öldü dirildi. Aslında baktığımızda sarı-lacivertlilerin en önemli özelliği, hatta en önemli artısı çok iyi mücadele ediyor olması... Fazla pozisyon üretmediler ama topa çok sahip oldular. Özellikle dönen topları kazanmaları ve bunu çok çabuk yapmaları önemli bir artı.
İlk yarıda Altay'ın elinden kaçırdığı ve Antalyaspor'un vurduğu top dışında Yanal'ın takımının pozisyonu yok. Peki Fener'in var mı? Onların da yok. Öylesine 'ah, vah' dedirtecek. 'Bu da kaçar mıydı?' denilecek bir pozisyon göremedik. İkinci yarı, Fenerbahçe baskıyı artırdı. Antalyaspor kafasını kaldıramadı. Fenerbahçe her dönen topu kaptı. Özellikle Szalai, Gustavo yorulana kadar ve Osayi, çok baskın oynadılar. 60. dakikadan sonra Pereira tüm kozlarını kullandı. Mesut, Zajc, Valencia, Serdar Aziz hepsini oynattı. Son 20 dakika öyle bir baskı kurdular ki "Bu güneşe kar mı dayanır" derken son dakikalara geldik. Son dakikada ceza sahasının bir karış dışında bir faul var. Hakem haklı olarak faulü avantaja bırakıyor ve Zajc'ın vuruşundan Fenerbahçe'nin galibiyet golü geliyordu. Fenerbahçe hak etti mi? Tabii ki etti. Fazla pozisyon üretmeseler de Antalyaspor'u sürklase etti.
Gelelim hakeme; son saniyelerde Antalyasporlular 'penaltı' diye itiraz ettiler, dönen top Fenerbahçe'nin ikinci golü oldu. Hakem çok bekledi. VAR'la konuştu ve 'Penaltı değil' deyip golü verdi. Karar yüzde yüz doğru. Mesafe yakın. Szalai'nin kolu olması gereken yerde. Kolunu kaçırıyor ve top omuz başına çarpıyor. Penaltı tartışması manasız. Ayrıca ilk yarıda da hakemlik açısından bir fandımantıl hatası var. Yardımcı hakemin faul var diye bayrağını kaldırıyor. Hakem görüyor, ki bence faul değil. Düdüğü ağzına götürüp çalmıyor, sonra tekrar götürüp tekrar çalmıyor ve Fenerbahçe gol atıyor. Sonra ayıkla pirincin taşını. Faul var yok onu tartışmıyorum. Aslında yok. Ama yardımcı bayrağı kaldırdığında çal düdüğü, tüm bu tartışmalar bitsin.