Sanırım bu satırları okuyan Trabzonlular Alanya ve Ankaragücü maçlarına yanım yanım yanıyorlardır. Birini kazanmış olsalardı bugün şampiyon olmak için büyük avantaj elde etmişlerdi. Maç bir başladı ki tam bir halı saha. İki takım da defans önlemleri almaksızın karşılıklı pozisyonlar buldu. Geniş bir orta saha, yakalanan ama yararlanılamayan pozisyonlar... Aslında oyun dengedeydi. Ta ki Feghouli adlı bir sorumsuzun yaptığı ihanete kadar. Kendini attırdı. Bu tür maçlarda hele hele böyle bir sıcak havada, bir de üstelik kazanmak zorundaysanız 11'e 10 oynamak büyük handikaptır. Devre biterken penaltı geldi ve aslında Trabzonspor bence maçı orada kazandı. İkinci yarı kontrol Trabzon'daydı. Ve tabii Novak'tan kendi klasiğine uygun yine çok güzel bir kafa golü izledik. Sörloth ise Türk futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi forvetlerinden biri. Attığı 3. gol müthiş. Topu alışı, sıyrılışı ve vuruş tekniğiyle 'Artık ben Türkiye'de kalamam, buraya çok fazlayım' der gibiydi.
Trabzon pes etmiyor. Artık bundan sonra Sosa ve Ekuban'ın da katılımıyla zor puan kaybeder. Ama onların kazanması yetmiyor, Başakşehir'in takılması lazım. Trabzon bekleyecek, yapabilecekleri fazla bir şey yok.
Dün gece Cüneyt Çakır bir kez daha dünyanın en iyilerinden biri olduğunu gösterdi. Millet diyor ki, 'Niye sen kırmızı kartı vermedin, niye direkt penaltıyı çalmadın...' Penaltı çok enteresan bir pozisyondu. Tıpkı G.Saray'ın kazandığı penaltı gibi vuruştan sonra darbe var. Feghouli'yi direkt atmamasını da VAR'dan yardım alarak atmasını doğru buluyorum. Zira bileğine darbe almış düşerken Da Costa'nın göğsüne ayağını kasten mi vurdu, yoksa düşerken gayri kasti mi çarptı bunu VAR'dan görmesi de doğruydu.