Önce maça bakalım, Beşiktaş'ın ilk yarıda birkaç farkla öne geçmesi gerekiyordu ama devre biterken G.Antep'in garip golü geldi. İkinci yarı ise maç tamamen G.Antep'in ceza alanı içinde oynandı.
Yanlış anlamayın G.Antep'in yarı sahası demiyorum maç G.Antep'in ceza alanındaydı ve topa sahip olma oranı da herhalde yüzde 75 Beşiktaş lehinedir. Üstelik ikinci yarı Beşiktaş çok da gol kaçırdı.
Olmayınca olmuyor demek kolay... Futbolda tabii ki böylesine bir rakibe karşı maçı abluka altına alıp, çok gol kaçırıp kazanamayabilirsiniz. Ama ilk yarıda Gökhan'ın ve bazı oyuncuların bencil hareketleri ve futbolun temel disiplinine aykırı son pasları ikinci golü getirmedi. İşte böylesine havaya girer, sizden çok zayıf bir rakibe karşı golü daha maçın başında bulursanız futbolun ilahları sizi cezalandırıveriyor.
İkinci yarı Beşiktaş üç santrforunu da oynattı. Top sürekli siyah-beyazlılardaydı ama topla fazla oynayan, pas zamanlamasını ve kararını yanlış kullanan Beşiktaşlılar işi zora soktu.
Bu kayıp Beşiktaş için önemli gibi görünse de göründüğü kadar önemli değil.
Zaten Beşiktaş ve Galatasaray puan kaybetmeden gitselerdi Beşiktaş TT Arena'da ikili averaj nedeniyle kazanmak zorunda olacaktı. Şimdi ise Fenerbahçe'ye göre dezavantajlı duruma düştüler.
Hakem Tolga Özkalfa üst düzey 7-8 hakem içinde en yeteneksiz olanı ve bu yeteneksizlik sahaya net yansıdı. Demba Ba kaleciyle karşı karşıya kalma pozisyonunda ayağı havadayken belinden itiliyor. Karar penaltı olmalıydı. G.Antep'in golü öncesi Serdar Kurtuluş'a faul var. Bunun haricinde yarım metre dışarı çıkmış topu görmemesi, üç defans oyuncusundan seken topa korner yerine aut vermesini ve yanlış sarı kartlarını saymıyorum. Yazık, tabii ki böyle bir maçta hakeme sığınmak çok doğru değil ama şeytan ayrıntıda gizlidir derler. Belki şampiyonluk da bu ayrıntılarda gizli olacak.