ÜST üste iki maçı, yedi gol atarak kazanmak, bizim gibi inişli-çıkışlı seyahatleri seven bir takım için normal değil. Letonya ile üçlemeyi bitirdiğimizde, kendimizi başka bir yere de koyacağız ve "Ne değişti?" diyeceğiz. Şenol Güneş'in başa geçmesi değil aslında başlangıç, takımın ruhunun değişmesidir. Bugün bile izlerini gördüğümüz "takım aidiyeti" üstüne kurulan bakış açısı, "Bizim Çocuklar" sevecenliğine dönüştü. Oyuncuları kırmızı-beyaz renkler üzerinden seyretmemizi sağladı Şenol Hoca. Antipatik, arkasında tepkiler barındıran oyuncuları bir kenara çekip, daha genç ve hedefi olanlarla yola devam etti. Avrupa Şampiyonası'na direkt gitmemiz bize "başkalaşmanın" ilk hediyesi olurken Avrupa Ligi'nde aynı oyuncularla küme düştük. Sonrasında Hollanda ve Norveç'i, gruptaki iki rakibimizi devirdik. Peki; bu zikzak neden oldu, ne değişti?
BAYRAM BEKTAŞ FARKI
Bu bölümde gözlerden kaçan Bayram Bektaş'tır. Süper Lig'e dönüp, Milli Takım'dan uzaklaştığında ciddi gerileyen bir Milli Takım, dönüşünde ise net performanslar ve iştahlı galibiyetler var. Şenol Hoca'nın başka bir yönetim hüneridir Bayram Bektaş. İkinci adamının değerini iyi bilen ve bundan eksik kalmak istemeyen komplekssiz bir lider var Milli Takım'ın başında. Oyuncu grubuyla iyi iletişim kuran, analiz yeteneği ile desteğini büyüten güçlü bir karakter oldu Bektaş…
ÇAĞLAR HAALAND'A DERS VERDI
HAALAND–SÖRLOTH ikilisini maç öncesinde tartışırken bitimde Ozan Tufan'ın şutu vardı akıllarda. Premier Lig'de oynamanın hayallerini gören Haaland için bir Premier Lig stoperi olan Çağlar ile karşılaşması farklı bir ironi. O ligde neleri yapamayacağını, Çağlar ona gayet güzel anlattı sanırım. Norveç'in hocası, "Bizim için iyi bir ders oldu" derken samimiydi. Letonya'dan sonra eylül ayına kadar eleme maçı yok. Avrupa Şampiyonası'na odaklanacağız. FIFA "Türk ateşi yandı" derken bu kadronun haziran ayında büyüteç altına alınacağının mesajını da veriyor. Bizim çocuklar bunun farkında. Özellikle Süper Lig'in yıldızları için yeni bir başlangıcın kapısı olacak şampiyona. Kulüp takımlarının yerlerde süründüğü bir ortamda iyi oyuncu olduklarını kanıtlama fırsatı var önlerinde. Hem de bizleri ayakta alkışlama pozisyonunda tutarak. Yolları açık olsun...
LEJYONERLERİN KATKISI ÇOK BÜYÜK
BU gelişim lejyoner oyuncuların, top koşturdukları ülkelerdeki taktik disiplini ve kaliteyi Milli Takım'a yansıtmaları olarak yorumlanıyor. O liglerin temposu ve zorluğu, futbolcuların gelişmesini de hızlandırdı. Ama küme de düştüler. Her gol sonrasında "kule" kurmalarının nedeni "kazanma ruhu" taşımaları. Burak Yılmaz'ın kaptanlığını, Hakan Çalhanoğlu'nun aklını veya defansımızdaki "Türk Duvarı"nı, bu bütünlükten ayıramayız.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz