Daha kötüsünü bu sezon seyretmiştik ama Ersun Yanal yönetiminde ilk oldu. Derbileri bitirdikten sonra, ligin de sona erdiğini sanan bir teknik yönetim ve onların sahaya sürdüğü "yetersizler bütünü" için, "kral çıplak" deme sırası Alanyaspor'daydı. Sergen Yalçın başlangıçta daha temkinli ve dikkatli olmayı tercih etti. Baktı ki kafasındaki soru işaretleri "hurafelerden" ibaret, takımının nefes aldırmayan baskısı başladı. Neler, neler oluyordu. İlk anlarda Serdar Aziz ve İsmail fırsat paslarının sahibi oldu rakip için. Yenen golü kaleci Harun ile Sadık birlikte hazırladılar. Ne yapacağını bilemeyen bir orta sahanın ilk baskıda pas hatasına sürüklenmesi de çok sürpriz değil aslında. Daha önce de bu yorumu yapmıştık, bu oyuncular için. Rakip teknik adamların hücum için çok düşünmeleri gerekmiyor; Fenerbahçe defansına topu attıkları zaman, kendileri için en uygun pozisyonu üretiyorlar. Alanyaspor'un ofansif etkinliği bu kadar bilinirken, eksiklerinin hesabını bile doğru yapamayan, maçın tartısını hesaplayamayan Ersun Yanal'ı da bir tarafa koyalım. Takım Yanal'ın değil ama 15. maçına çıkıyor. Artık bu kadronun bir oyunu olması gerekiyordu; yok... Dördüncü ayını bitiriyor, kadrosunda bir tane formda, göze batmaya başlayan oyuncusu yok.
Konuşursanız mazeretleri vardır elbette, büyük ihtimalle haklıdır da. Ancak, "Fenerbahçe defans yaptırır, büyük takım gibi oynar" cümleleriyle mesajlar verirseniz, beklenti dünkü oyundaki gibi çaresizlik değil. Kadronun kalitesini biz de sorguluyoruz ama bu kadar teslimiyet veya plansızlık bunun nedeni değil. Sahasında beraberliğe sevinen taraftarların olduğu bir ortamda, rakip karşısında sinen oyuncular veya bunu izlemekle yetinen bir teknik adamın olması da kaçınılmaz. Bütün bunlar olurken, bir tek Fenerbahçe taraftarının şikâyet etmeye hakkı yok. Oyunu bilmeden, gerçekleri dinlemeden; "o gitsin, bu gelsin" keyfiyeti ile yönetimi kukla gibi oynattılar. Eserleri de ortada.