Panathinakos ve Lyon maçlarının bilet fiyatları açıklandığında sinirlendim.
En ucuz bilet için 100 lira istiyordu Aziz Yıldırım. Kısacası, "Gelmeyin" diyordu taraftarına. Fenerbahçe'nin Başkanı tribünleri boş istiyordu sanki. Maç başlayıp, dakikalar ilerledikçe anladık ki karşılıklı iyilik yapıyormuş; protesto edilmeyip, gelmeyenleri de Fenerbahçe'yi seyretme eziyetinden kurtarıyor. Sezonun İstanbul'daki ilk maçı korkuların gölgesinde olunca, sahadaki oyunun da pek hükmü kalmıyor aslında. Cahil, üçlü defans oynatıyor.
Kurguda öyle ama gerçekte ;"üçlü defans" oynatamıyor. Ne takım biliyor böyle oynamayı, ne de "üçlü"...
Çapsız, geçen sene takımın başına geldiğinde de benzer bir karar vermişti.
Beklere, "Hücuma çıkmayacaksınız" demişti. Bütün sezon ne kadar az pozisyon verdiğiyle övündü ama şampiyonluk kaçtı... Bu zekaya yine takımı emanet ettiler, bir de üçlü defans oynamasını izliyorlar. Merak etmeyin çok sürmeyecektir. Şampiyonlar Ligi elemelerinde, eğer yine böyle oynarsa, gereken dersi bir türlü alacağı için, lige tekrar dörtlü ile başlayacaktır çapsız.
Çünkü her şeyi bilen ve tribünlere kimseyi istemeyen muktedir, böyle emir verecektir. Yaşayıp, göreceğiz.
Maçın teknik hikayesine girmek çok doğru değil. Değerlendirmeyi kişisel performanslar üzerinden yapmak zorundayız.
Bu takımın taşıdığı ilk mesaj Salih Uçan'dır. Çünkü eğer cahil oynatırsa, takımı rakip kaleye taşıyacak tek oyuncu o gibi gözüküyor. Her şey O'ndan beklenecek ve bunu taşıyabilirse, önümüzdeki 10 yılın lider oyuncusu olacak.
Bu yetmeyecek elbette. Çünkü takım halinde üretmedikleri sürece, istikrarlı oyun veya sonuç olmayacak. Onları koruyacak tek şey Aziz Yıldırım'ın tribün yasakları olacaktır. Koltuklarda kimse olmayacağı, olanlarında da başkanın sözünden çıkmayacağını düşünürsek, bu çocuklar ne kadar çabalasa da, sonuçlar gelmese de, her şey pembe renkle yoluna devam edecektir.