Sadece futbol değil, sporumuzun derinlikli sorunları var. Çözüm üretemediğimiz gibi, her gün daha da büyüyen problemlerle karşılaşıyoruz. Üslupta, finansmanda, üretmede, eğitimde, eleştiride; hep sıkıntılar yaşıyoruz, çözemiyoruz. Çünkü bakış açımız farklı. Meşhur sözdür; elinde çekiç olanın çözümü çiviyi çakmaktır...
Aziz Yıldırım konuşuyor. Sunduğu problemlerin veya kulübü büyütmenin tek yolunun para olduğundan bahsediyor. Bu nedenle 'bir milyon üye' hamlesinin öneminden bahsediyor. Ancak görevde kaldığı 16 yıllık sürede harcadığı üç milyar dolara rağmen neden kulübünü düzlüğe çıkaramadığı sorulmuyor kendisine. O; problemleri para harcayarak çözeceğini sanıyor.
Bakış açısı veya hayatında öğrendiği en etkili yol bu çünkü. Prim veriyor futbolcu oynuyor. Bonservis ödüyor, transfer yapıyor. Beğenmiyor; gönderiyor, tazminatını veriyor. Halbuki, paranın doğru ve akıllı yönetilmesi, miktarı kadar önemli...
Ardından, Fatih Terim basın toplantısında "Çözümü hep birlikte bulmalıyız" diyor ama lafı devşirme oyunculara getiriyor. Dünyadan örnekler vererek, Almanya'yı karşımıza koyarak, bir kapı aralıyor. Türkiye'de bu işin olması için beş yıllık süreye dikkat çekiyor. Muhtemelen kaldırılmasını istiyor. Yetiştiremediğimiz oyuncuları, kağıtlarını değiştirerek Türkiye adına oynatacağız ve ülke futbolunu kurtaracağız... Ne kadar basit değil mi?

PEKİ TERİM'İN ÖNERİSİ NEDİR?
Sonra, onlar gidince yenilerini mi Bakanlar Kurulu'nun masasına getirip, onay isteyeceğiz... Fatih Hoca'nın bize üretmek, kaliteyi arttırmak, farklılaşmayı sağlamak adına sunduğu öneri nedir?
Başında olduğu milli takım yerlerde sürünüyor, günü kurtaracak fikirler havada uçuşuyor. Yapmamız gereken daha akıllı olmak. "Neden" diye sormak ve çözümü buradan yürüyerek üretmek. Para da bulunur, futbolcu da yetiştirilir... Yeter ki akıl koyalım, bu bakış açışını bulalım.