Başlama düdüğüyle birlikte çok açık gördük ki Beşiktaş, bulunduğu durumun fazlasıyla farkında... İçerisinde olduğu kriz dönemini değiştirme isteğini ilk dakikadan itibaren ortaya koydu. Sahadaki oyuncularda büyük motivasyonun yanında coşku ve oynama istediği üst seviyedeydi. Bütün oyuncular diyoruz ama Atiba'ya ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Takım lideri nasıl olunur, sadece takımın değil oyunun liderliği nasıl yapılır, muhteşem ortaya koydu. Hem ilk golde var hem de ikincisinin asistinde. Sahanın her yerinde diyeceğiz ama bunun yerine Beşiktaş'ın her yerinde desek daha yerine oturur. Dün takıma liderlik ederken diğer oyuncuları da performans olarak yukarıya çekti. Dorukhan'ı, Rıdvan'ı, Utku'yu özel performansları için ayrıca kutlayalım. Oyunun ilk yarısı Beşiktaş'ın planladığı ve arzu ettiği şekilde bitti. 2. yarı beklenen Giuliano ve Chadli hamlesi ile birlikte Başakşehir, Beşiktaş'ın yarı alanına biraz daha yerleşti. Buna biraz da Beşiktaş'ın skoru koruma ve oyunu 2. yarı kontrada oynaması müsaade etti. Beşiktaş'ın maç içindeki enerjisi, Utku'nun kaledeki öz güveni, savunmanın sakinliği ve sabırlı bekleyişi Beşiktaş'a maçın sonlarına doğru kontratak şansları da yarattı. Bu düşüncenin sonucu kazanılan penaltı ile oyun 3-0'a geldi. Çok zor görünen, bunalımlı bir dönemin içinde bu kadar eksiğe rağmen Beşiktaş'ın 3-2 de olsa kazanması birçok mesaj içeriyor. Krizler, her zaman içerisinde büyük fırsatlar barındırır. Beşiktaş bunu hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan fırsata çevirdi. Maçı kazanırken takım içindeki alternatif oyuncuların da zor dönemlerde Beşiktaş'ı taşıyabileceğini ve bunlarla yürüyebileceğini de gördü. Sıkıntılı dönemlerde büyük takımlarda teknik direktör dokunuşunun ne kadar önemli olduğunu da Sergen Hoca'nın kararlarıyla görmüş olduk.