Bu yıl maçlarda çok komik görüntülere şahit oluyoruz.
Hakemler, futbolcularla muhabbet ediyorlar, el ele kol kola giriyorlar, kucaklaşıyorlar. Utanmasalar sahanın ortasında dans edecekler.
Bir hakemle, futbolcu bu kadar samimi olamaz. İkisinin de eli omuzunda muhabbet ediyorlar. Bir de çay-kahve söyleyin bari oturup için.
Bazıları da yerde oturan, yatan futbolcuya gidip elini uzatıyor kaldırmak için. O senin işin değil ki kardeşim. Çağırırsın görevlileri bakarlar. Peki soruyorum bu hakem kardeşlerime;
"Elini uzattığın futbolcunun birisi eline vurursa seni reddederse ne yapacaksın. Sarı kart gösterecek misin?" Hayır... Sana soracaklar
"Niye kart gösterdin" diye. Sen de diyeceksin ki
"Yerden kalkmasına yardım ettim." Böyle bir şey hakem aleminde yok. Hem suçlusun hem güçlüsün olur... Hem de kamuoyu önünde küçük düşersin.
Eğer bu tarz devam ederseniz çok yakında bunu göreceğiz.
Oynayana prim vereceksin
Fenerbahçe geçtiğimiz yıllara göre daha çabuk oynuyor. Öncelikle iyi
antrenman yaptıkları belli. Ersun Yanal, hücumu sever ama geri dönüşlerde çabuk olunmazsa rakip takım Fenerbahçe defansında büyük boşluklar bulur.
Peki bunun için ne yapmak lazım, orta alanda taktik fauller. Peki bunu sahada çözecek ve adaleti eşit dağıtacak insan kim? Hakem... Peki yine soruyorum;
Türkiye'de bu taktik faulleri çözebilecek kapasitede hakem şu anda Türkiye'de var mı? Bence kesinlikle yok. İşte bunun içindir ki Fenerbahçe'nin çok maçında hakemlerin sarı kart kullanımında tartışmalara yol açıyorlar. Avrupa maçlarında kaliteli hakemlerde bu tartışmaları bulamazsınız. Nitekim bunun örneklerini takımlarımız ve milli takım yurt dışına çıktığında yani uluslararası maç oynadığında görüyoruz.
Çünkü top oynayana prim vereceksin. Art niyetli olana değil.
***
Aysal sisteme uydu
Ünal Aysal, Galatasaray Kulübü'nde
sistemi değiştirmeye geldi... Şahısların değil, sistemin kavgasını yapmaya başladı. Ama
sistemi değiştireyim derken kendisi sisteme uymaya başladı. Futbol öyle bir camia ki, eğer dikkat etmezsen her an teyakkuz altında bulunmazsan ayaklarının altından kayar gider. Peki Ünal Aysal'ın istediği sistemi yapmam için Türkiye'de ortam hazır mı? Bence değil. Fazla uzağa gitmeye gerek yok, iki yıl önce Galatasaray, Fenerbahçe'nin stadında şampiyon olduğunda kupayı alamıyordu. Çünkü vermiyorlardı. Kimdi vermeyen veya vermek istemeyen, Futbol Federasyonu... Stadın ışıkları söndü. Ortalık zindan yerine döndü. Bir Galatasaraylı yönetici Abdurrahim Albayrak, Başbakan'a telefon etti ve Başbakan'ın direktifiyle lig kupası Galatasaraylı futbolcuların kucağına atıldı. Bu anlattığımı Almanya'da veya İngiltere'de futbolla ilgili birine anlatsanız kahkahalarla güler ve
"Benimle dalga geçme" der. İşte Ünal Aysal'ın en büyük hatası burada oldu.
Sen halı gibi çim sahada tıkır tıkır futbol oynatmak istiyorsun ama senin sahan bataklık... O bataklığı da düzeltmek senin haddinde de değil kabiliyetinde de değil. O zaman ne yapacaksın tornistan geriye... Nitekim de öyle yapıyor Aysal.
Nerede görsel veya yazılı basını görüyor hemen konuşmaya başlıyor. Yani o da işin kolayını seçti. O da yapmak istediği işin kolay olmayacağını zor olacağını hatta hiç olamayacağını anladı herhalde. Abdurrahim Albayrak, gece yarısı futbolcunun eşini, çocuğunu hastanelere götürür. Onların düğünleri, seyahatleriyle ilgilenir... Ama Ünal Aysal'ın kafasındaki CEO'da böyle birşey yok. Aradaki farklardan bir tanesi kestirmeden budur.
***
Güçlüler niye bizimle oynasın ki!
Milli Takımımız için özel maçı bile zayıf takımlardan seçtik (K.İrlanda, Belarus) ne olur ne olmaz... Diyeceksiniz ki daha iyi takımlar bizimle oynamak ister miydi? Tahmin etmiyorum. Tenisçi bile karşısında iyi tenisçi ister antrenman yaparken. Çünkü ondan birşey almak, birşey kapmak ister bu kadar basit.
***
Mancini'nin suçu yok
Galatasaray'ın bütün sıkıntısı yerli oyuncular, özellikle ve tabii ki mecburiyetten yedek kulübesi... Tahmin ediyorum Mancini, yedek kulübesine bir sağdan sola bakıyor bir de soldan sağa... Oynayanlardan hangisini çıkarırsam şu oturanlardan birisini alsam takımı daha iyiye götürür diye. Ama işin içinden çıkamıyor. Peki bunun sorumlusu Mancini mi? 2.5 senedir Fatih Terim bu konuda ne yaptı? Galatasaraylı yöneticilerden bazıları diyorlar ki; "Şu anda diğer takımlarda oynayan çoğu Almancı birkaçı da yerli oyuncuların çoğu bugün Fatih Terim tarafından milli takıma alınıyor. Ama bu altı oyuncuyu biz iki yıl içinde Fatih Terim'in önüne hep getirdik. O istemedi ama şimdi bunları milli takıma alıyor. Anlamak mümkün değil." Olay doğruysa Fatih Terim'in buna net cevap vermesi gerekir. Ve özellikle de konuşması gerekir. Belki de idareciler, yöneticiler yanlış beyanda bulunuyorlar. Ne olduğunu anlayalım. Ne dersiniz?
***
Hakemler korkuyor!
MHK Başkanı Zekeriye Alp, ayrı ayrı yerlerde başka başka konuşuyor. MHK Başkanı'nın konuşmaya ihtiyacı yok. Biz onu icraatleriyle tanımalıyız. Hakemler ortada. Ne yaptıklarını herkes görüyor. En basiti hakemler korkuyorlar... Kimlerden korkuyorlar? Gücü, kuvveti fazla olandan...
Cevap ver Zekeriya Alp?
Uzağa gitmeyin; 1.5 yıl önce Hüseyin Göçek bir Beşiktaş maçına çıkıyor. Tecrübeli yardımcı hakemi hata yapıyor, Göçek buna uyuyor. İhale Göçek'in üstüne göçüyor. Ne oluyor; 1.5 yıldır Göçek'in Beşiktaş maçı yok. Zekeriya kardeşim, cevap ver bakalım neden verilmiyor? Seviyeli sordum, seviyeli cevap bekliyorum!..