Yediğimiz gollerde duran toplardaki savunma zaafiyetimizin de ısrarla üzerinde duruyorsunuz. Bunu nasıl çözeceğiz?
Türkiye'deki teknik direktörler, ciddi ücretler ödeyerek prolisans kursuna gidiyor. Federasyon, İngiltere, Norveç ve Almanya'dan eğitimci getirmiş. Üç ayrı aşamada ortalama 1.5-2 yıl süren kurslardan geçiyoruz. Ben de dahil bizim kurs arkadaşlarımız, 20 kişilik bir ekip. Ertuğrul Sağlam'dan Tolunay Kafkas'a, Giray Bulak'tan Rıza Çalımbay'a kadar Türkiye'deki bütün antrenörleri eğitirken
"Duran toplarda alan savunması yaptırın" diyorlar. Alan savunması yaptırmazsak kırık not alıyoruz.
(Tabii ki teknik direktörün inisiyatif kullanma hakkı vardır. Allah'ın emri değildir.) Biz TFF Eğitim Dairesi'nden gördüklerimizle, altyapı ve üstyapıdaki futbolculara kornerde duruş pozisyonu öğretiyoruz. Sabah kalktım Almanya ne yapıyor diye baktım. İspanya Ligi'nden maç seçtim. Barcelona-Hercules çıktı. İki takım da rakibi korner atarken alan savunması yapıyor. Şimdi de Hiddink'li Chelsea'yi izleyeceğim; bakacağım alan savunması mı yapıyor diye. Aynı gruptayız biliyorum; Belçika da alan savunması yapıyor.
Kulüplere oyuncu hazırlayan teknik adamlar, örneğin Ertuğrul Hoca Ömer'i alan savunmasıyla hazırlayıp gönderiyor. Hamit Altıntop, Bayern'de alan savunmasıyla eğitilip geliyor. Biz adam adama oynuyoruz. Kazakistan'da duran toplarda üç net pozisyon verdik, Belçika'dan duran toplardan iki gol yedik. En son Azerbaycan'dan da yedik.
Türkiye'nin en üst düzey takımı, bizi eğitenlerin yaptığının tersini yaptıran bir hocayla çalışıyor. Eğitmenler bize "Alan yapın" diyor. Milli Takım Teknik Direktörü "Adam adama oynayın" diyor. Bu, ülkenin sistemsizliğini gösteriyor. Bu iki yöntem tartışılır. Antrenör insiyatif de kullanır. Ancak eleme maçlarında bu zaafımız çok ortaya çıktı.
Azerbaycan'ın iki kulüp takımı, biri Avusturya'da Ried'e, bir diğeri özel maçta Beşiktaş'a milli maçtaki golün aynısını attı. Bu dönem kamplarında bunları teknik olarak geliştirmemiz lazım ve bunları yeni bir kuşakla yapmamız lazım.