Ailesiyle birlikte Habeşistan'dan Medine'ye dönen Abdullah, yedi yaşlarında iken Peygamber'e biat etti. Babasının Mûte Savaşı'nda şehid düşmesi üzerine Hz. Peygamber ona büyük ilgi gösterdi. Hâşimoğulları'ndan Peygamber'i gören ve sohbetinde bulunanların sonuncusudur. Hz. Peygamber'in vefatında on yaşlarında genç bir sahâbî olan Abdullah, ayrıca cömertliği ile de şöhret buldu; bu sebeple "bahrü'l-cûd" ve "kutbü's-sehâ" diye anıldı.
Abdullah, özellikle Hz. Ali'nin hilâfetinde ve daha sonraki dönemlerde adından sık sık bahsedilenlerden biri olmasına rağmen, siyasî sahada pek önemli rol oynamadı. Mısır Valisi Kays b. Sa'd'ı azledip yerine, kendisinin ana-bir kardeşi olan Muhammed b. Ebû Bekir'i tayin etmesi konusunda amcası Ali'ye tavsiyede bulundu. Cemel Vak'ası'na katıldı; Sıffîn'de Kureyş, Esed ve Kinâne kabilelerine kumanda etti. Hz. Ali'yi şehid eden İbn Mülcem hakkındaki kısas hükmünü bizzat infaz etti. Kerbelâ Vak'ası öncesinde Kûfeliler'in isteklerini kabul etmemesi konusunda Hz. Hüseyin'e tavsiyede bulunduysa da onu ikna edemedi ve kendisinin de iki oğlu Hüseyin'le beraber Kerbelâ'da şehid edildi.
Abdullah b. Ca'fer, doğrudan Hz. Peygamber'den, ayrıca annesi Esmâ ve amcası Ali'den hadis rivayet etti. Bu hadislerden yirmi üç tanesi Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inde (I, 203-206) yer almıştır. Kendisinden de oğulları İsmâil ve İshak ile tâbiînin ileri gelenlerinden Kāsım b. Muhammed, Urve b. Zübeyr ve Şa'bî gibi âlimler hadis rivayet etmiştir.
Vefatı için 84, 85, 86 ve hatta 90 tarihleri verilmekte ise de tercih edilen görüşe göre 80'de (699-700) Medine'de ölmüştür.
Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ