Rebîülevvel 544'te (Temmuz-Ağustos 1149) Cizre'de (Cezîre-i İbn Ömer) doğdu. Hayatının önemli bir kısmı Musul'da geçtiği için Mevsılî, dedelerinden sahâbî Müsennâ b. Hârise eş-Şeybânî'nin mensup olduğu Şeybân kabilesine nisbetle Şeybânî nisbeleriyle anıldı. Zengin ve faziletli bir kimse olduğu belirtilen, idarecilerle yakın ilişkiler kurarak önemli görevler üstlenen babası, Esîr (Esîrüddin) lakabı ile anıldığından İbnü'l-Esîr künyesiyle meşhur oldu. Kardeşleri İzzeddin ve Ziyâeddin İbnü'l-Esîr de tanınmış birer âlimdir. İlk öğrenimini kardeşleriyle birlikte Cizre'de gördü. 565'te (1169-70) ailesiyle beraber Musul'a göç edince burada öncelikle nahiv, edebiyat, hadis ve fıkıh dersleri aldı. Arap dili ve edebiyatını Ebû Muhammed Saîd b. Dehhân el-Bağdâdî, Ebû Bekir Yahyâ b. Sa'dûn el-Mağribî, Ebü'l-Harem Mekkî b. Reyyân b. Şebbe el-Makdisî gibi âlimlerden öğrendi. Cemâleddin Ebû Abdullah b. Serâyâ, muhaddis ve mutasavvıf Ebû Yâsir Abdülvehhâb b. Hibetullah, İbn Sükeyne, Ebü'l-Kāsım Yaîş b. Sadaka el-Furâtî ve İbn Sa'dûn'dan çeşitli hadis kitaplarını okudu. Ayrıca şeyhülkurrâ diye bilinen İbn Züreyḳ Mübârek b. Mübârek b. Ahmed'le bazı eserleri mütalaa ederek ondan bu eserlerin rivayet iznini aldı. Talebeleri arasında ise kaynaklarda adı belirtilmeyen oğlu, bütün eserlerinin rivayet icâzetini verdiği İbnü'l-Kıftî, İbn İlalmış, Tâceddin Abdülmuhsin b. Muhammed el-Bâcerbekî, Ebü'l-Feth Şehâbeddin Muhammed b. Mahmûd et-Tûsî ve Kādılkudât Ebû Tâlib Ali b. Ali el-Buhârî gibi şahsiyetler sayılabilir.
İbnü'l-Esîr, istekli olmamasına rağmen Selçuklu Atabegleri döneminde idarî görevler aldı. Musul'a ilk gidişinde bir müddet Seyfeddin Gāzî (II.) b. Mevdûd b. Zengî'nin hazinedarlığını ve Cezîre-i İbn Ömer civarının divan kâtipliğini yaptı. Musul Veziri Celâleddin Ebü'l-Hasan Ali b. Mansûr el-İsfahânî tarafından divan başkâtipliğine getirildi. Emîr Mücâhidüddin Kaymaz'ın (595/1198-99) ve onun hapse atılmasının ardından Musul Emîri İzzeddin Mes'ûd b. Mevdûd el-Atabegî'nin yakın çevresinde yer aldı. Daha sonra İzzeddin Mes'ûd'un oğlu Nûreddin Zengî Arslanşah'ın yanında bulunan İbnü'l-Esîr onlara inşâ kâtipliği ve müşavirlik yaptı, resmî yazışmalarda sır kâtipliğine kadar yükseldi. Nûreddin Zengî Arslanşah, bir ara kendisini vezirlik görevine getirdiyse de İbnü'l-Esîr bundan rahatsızlık duyunca onu bu görevden affetti. İbnü'l-Esîr felç yüzünden elleri ve ayakları tutmayınca eser yazamaz hale geldi. Musul'un köylerinden Derbüdderrâc'daki geniş arazisinde bir ribât yaptırarak bütün mal varlığını buraya vakfetti. Kasru Harb diye anılan bu ribâtta hastalığı boyunca talebelerinin yardımıyla çalışmalarını sürdürdü ve önemli eserlerinden bir kısmını bu dönemde yazdı. 29 Zilhicce 606'da (24 Haziran 1210) vefat edince ribâta defnedildi. Daha sonraları bu ribât tasavvuf ehlinin uğrak yeri olmuştur.
Kaynaklar ahlâkı, ilmi ve tevazuu ile tanınan İbnü'l-Esîr'den övgü ile söz etmiş, üslûbundaki sadeliğe, başarılı idareciliğine, özellikle Arap dili, Kur'an ve hadis ilimlerindeki üstün mevkiine dikkat çekmiş, ayrıca matematik gibi bilimlerle de ilgilendiğini belirtmiştir. İbnü'ş-Şa''âr'ın onu cimri olmakla itham etmesini doğru bulmayan Zehebî, bütün mallarını vakfeden bir kimsenin cimri sayılamayacağını söylemiştir (Aʿlâmü'n-nübelâʾ, XXI, 491).
Eserleri. 1. Câmiʿu'l-uṣûl li-eḥâdîs̱i'r-Resûl*. Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İmam Mâlik'in eserlerinden derlenip konularına göre alfabetik olarak sıralanan hadislerden meydana gelen, çeşitli âlimler tarafından üzerinde çalışmalar yapılan eser Abdülmecîd Selîm'le Muhammed Hâmid el-Fıkī (I-XIII, Kahire 1370/1950, 1400/1980), Abdülkādir el-Arnaût ve diğerleri (I-XV, Dımaşk 1389/1969, 1403/1983) tarafından neşredilmiştir. İbnü'l-Kıftî'nin müellife nisbet ettiği Kitâb fî ʿilmi'l-ḥadîs̱, muhtemelen Câmiʿu'l-uṣûl'e giriş mahiyetindeki hadis terimlerini ihtiva eden kısımdır (Hâris Süleyman ed-Dârî, s. 14). 2. en-Nihâye* fî ġarîbi'l-ḥadîs̱ ve'l-es̱er. Hadislerdeki nâdir kelimeleri alfabetik sırayla açıklayan ve garîbü'l-hadîs konusunun önemli kaynaklarından olan eseri Tâhir Ahmed ez-Zâvî ve Mahmûd Muhammed et-Tanâhî yayımlamıştır (I-V, Kahire 1383/1963). 3. el-Menâlü'ṭ-ṭâlib fî şerḥi Ṭıvâli'l-ġarâʾib (Menâl fî şerḥi Ṭıvâli'l-ġarâʾib, Şerḥu ġarîbi'ṭ-Ṭıvâl). Müellifin öldüğü yıl, metinleri uzun olan hadislerde ve sahâbe sözlerinde yer alan garîb ve nâdir ifadeleri açıklamak üzere imlâ ettiği eser Mahmûd Muhammed et-Tanâhî tarafından neşredilmiştir (Dımaşk-Mekke-Kahire 1400-1403/1980-1983). 4. el-Muraṣṣaʿ fi'l-âbâʾ ve'l-ümmehât ve'l-benîn ve'l-benât ve'l-eẕvâʾi ve'ẕ-ẕevât. "Eb, üm, ibn, bint, zû, zât" gibi kelimelerle başlayan, çocuklara, yakınlara ve insan dışındaki varlıklara nisbet edilerek meşhur olan, darbımesel veya deyim halinde kullanılagelen, cümle halinde alem olan ve anlamı bilinmeyen nâdir isimlerin alfabetik sıraya göre ele alındığı bir çalışmadır. İstanbul (1304) baskısı ve Christian Friedrich Seybold neşrinde (Weimar 1896; Amsterdam 1981), Ziyâeddin İbnü'l-Esîr'e nisbet edilen eseri İbrâhim es-Sâmerrâî (Bağdad 1391/1971) ve Fehmî Sa'd (Beyrut 1412/1992) tahkik ederek yayımlamışlardır. Süyûtî kitabın künyelerle ilgili kısmını ihtisar etmiştir (Muhammed Abdullah el-Hamdân, s. 386). 5. Tecrîdü esmâʾi'ṣ-ṣaḥâbe. Brockelmann, sadece Ziriklî tarafından kaydedilen eserin (el-Aʿlâm, VI, 152) Hindistan'da neşredildiğini (Haydarâbâd 1315) ifade etmişse de (GAL Suppl., I, 609) bu tesbit yanlış olup aynı tarihte orada yayımlanan eser Zehebî'ye ait Tecrîdü esmâʾi'ṣ-ṣaḥâbe'dir. Bu kitabın İzzeddin İbnü'l-Esîr'e nisbet edilmesi de doğru değildir. 6. eş-Şâfî Şerḥu Müsnedi'ş-Şâfiʿî (eş-Şâfi'l-ʿay fî şerḥi Müsnedi'ş-Şâfiʿî). Yaklaşık 100 "kürrâse" hacminde olduğu söylenen ve hadisleri ahkâm, dil ve mâna açısından ele alan bir eserdir (Hindistan 1306; Kahire 1327). 7. el-İnṣâf fi'l-cemʿ beyne'l-Keşf ve'l-Keşşâf (fî tefsîri'l-Ḳurʾân). Sa'lebî'nin el-Keşf ve'l-beyân fî tefsîri'l-Ḳurʾân'ı ile Zemahşerî'nin el-Keşşâf ʿan ḥaḳāʾiḳi't-tenzîl adlı tefsirinin bir araya getirildiği eserin dört cilt olduğu kaydedilmektedir (Yâkūt, Muʿcemü'l-üdebâʾ, XVII, 76). 8. el-Muḫtâr fî menâḳıbi'l-aḫyâr. Sahâbeden itibaren meşhur kişilerin hayatını ve menkıbelerini anlatan ve dört cilt olduğu belirtilen eserin (a.g.e., XVII, 77) Leiden (nr. 1090, I. cilt), Kayseri Râşid Efendi (nr. 951), Süleymaniye (Cârullah Efendi, nr. 1624; Fâtih, nr. 4472), Hacı Selim Ağa (Aziz Mahmud Hüdâyî, nr. 1054), Köprülü (Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1136, I. cilt) ve Millet (Feyzullah Efendi, nr. 1516, II. cilt) kütüphanelerinde yazmaları mevcuttur. 9. es-Sîretü'n-nebeviyye (Dımaşk 1971). 10. el-Bedîʿ fî ʿilmi'l-ʿArabiyye (el-Bedîʿ fî şerḥi'l-fuṣûl, el-Bedîʿ fi'n-naḥv). İbnü'd-Dehhân'ın el-Fuṣûl fi'n-naḥv adlı eserinin şerhi olup sarf, nahiv, şiir, hitabet vb. konuları yirmi babda ele alan kitap üzerinde Sâlih b. Hüseyin el-Âyid doktora çalışması yapmıştır (1406, Câmiatü'l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye). Müellife Kitâb Laṭîf fî ṣanʿati'l-kitâbe ve Tehẕîbü Fuṣûli İbni'd-Dehhân (Yâkūt, Muʿcemü'l-üdebâʾ, IV, 141) adıyla nisbet edilen eserler de muhtemelen bu kitaptır (Zehebî, Târîḫu'l-İslâm, s. 217). 11. Divânü resâʾil (er-Resâʾil). Süleymaniye (Kılıç Ali Paşa, nr. 723), Beyazıt (Veliyyüddin Efendi, nr. 2461) ve Köprülü (nr. 1058) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır. Nahve dair el-Bâhir fi'l-furûḳ ile (el-Furûḳ ve'l-ebniye) (Süyûtî, II, 275) Vezir Celâleddin Ebü'l-Hasan Ali b. Cemâleddin el-İsfahânî'nin risâlelerinin bir araya getirildiği el-Cevâhir ve'l-leʾâlî min imlâʾi'l-mevle'l-vezîr el-Celâlî, el-Muṣṭafe'l-muḫtâr fi'l-edʿiyeti ve'l-eẕkâr, çeşitli grafiklerden oluştuğu ifade edilen Resâʾil fi'l-ḥisâb (Resâʾil fi'l-ḥisâb mücedvelât) adlı eserler de kaynaklarda İbnü'l-Esîr'e nisbet edilmiştir.
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi