Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

Halk devrimi devam ediyor

15 Temmuz hain FETÖ'cü darbe girişimine karşı milletin gösterdiği olağanüstü ve destansı direniş, sosyolojik ve siyasi birçok tezin çöp tenekesini boylamasına neden oldu.

Özellikle, şehirleşmenin ve modernleşmenin sekülerleşmeyi artırdığı, dinden-maneviyattan uzaklaştırdığı tezini de çökertti.

Yıllardır bu tezin aksine şehirleşmenin dindarlaşmayı, muhafazakârlaşmayı artırdığını vurguluyordum yazılarımda ve sosyal medyada.

Çünkü şehirlere göçmüş insanlar, taşrada çok daha görünür olan dini yaşamını, manevi değerlerini kaybederim korkusunu kentlerde daha çok hissediyor.

Modernleşme ve kentleşme ile birlikte kitleler, metropolde "Kalabalıklarda bile yalnızlık" psikolojisine giriyor. Bu yalnızlık psikolojisini de manevi alana daha sıkı sarılmakla atlatabiliyor. Cuma namazı, bayram namazı, kandiller, teravihler gibi dini toplumsal ritüeller, insanların yalnızlığa karşı sosyalleşme alanları haline geliyor.

***

Ben bu tür düşüncelerimi paylaştıkça, sosyal medyada tezlerimin yanlış olduğunu söyleyen, görüşlerimin akıldışı ve bilime aykırı olduğunu belirtenler çıkıyordu.

Batı aydınlanması, dinin yerine bilimi ikame etti. Ve kendine 'laik' veya 'batıcı' diyenler de, kutsal sayılan "bilimsel gerçekler" adına yüzlerce yıldır dayatılan bu tezleri sorgulamadan "gerçek" kabul ettiler.

Ancak hayatın işleyişi, bazı sosyolojik tezlerde ileri sürülen şablonlara veya kendi tezlerini tek 'sosyolojik gerçek" diye dayatanların keyfine göre yürümüyor maalesef.

Hayat, Allah'ın yarattığı bir varlık olan insanın, eşyayla kurduğu ilişkiye göre bir akış içerisinde ilerliyor.

***

15 Temmuz darbe girişimine karşı "Asker millet" olarak görülen halkımızın, tankların, tüfeklerin, bombaların önüne geçip elinde silah olan askerleri yakalayıp polislere teslim etmesi kafaları karıştıran ve ilk kez yaşanan bir şeydi.

Hele, meyhanede içki içerken darbe olduğunu duyunca şehit olmak için 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne koşanların öyküleri bazılarının kafasını daha da karıştırdı. Çarşaflı Şerife ablanın, başı açık komşusunu da yanına alarak sürdüğü kamyonla insanları darbeye direniş için örgütlemesini hiç anlamadılar.

Açığı-kapalısı, genci-yaşlısı, AK Partili, MHP'li, CHP'li, HÜDAPAR'lı, BBP'li, SP'lisinin tanklara siper olmak için alanlara koşması bazı akademisyenlerin, 'bilimsel bilgi'yi kutsayanların ezberlerini fena bozdu.

***

Geçen hafta Volkan Erit isimli akademisyenin kendi Facebook sayfasında paylaştığı bir özeleştirisi hepimizin gündemine oturdu. Kimimizi gülümseten, kimimize 'helal olsun' dedirten bu samimi özeleştiri bence gerçek bir bilim insanı duruşu.

Daha önce Hürriyet'e konuşarak "Türkiye dindarlaşmıyor, aksine dinden uzaklaşıyor" diyen Sosyolog Volkan Ertit, bu defa FETÖ'cü cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından özür diledi.

Ertit analizinde, " Arkadaş sonra demedi olmasın, benim Sekülerleşme Tezi çöktü. Darmadağın oldu. Sen yıllarca Türkiye sekülerleşiyor (ateistleşiyor) diye konferanslar ver... 15 Temmuz gecesi bütün tezlerin tankların altında kalsın.. Neymiş efendim ülke sekülerleşiyormuş, he b.k sekülerleşiyor, nereye sekülerleşiyor, yavaş sekülerleşsin. Ulan adam Allah Allah diyerek apartmanın çatı katına çıkarak savaş uçağının üzerine atlamaya çalışıyor. 300 bin kiloluk tanka kafa atıyor. Ateist arkadaşım meydanda 'tekbir'den sonra en güçlü Allahuekber diye bağırıyor" ifadesini kullandı.

***

Daha bir ay önce bu millet çıplak elleriyle dünyada ilk vahşi bir darbeyi püskürtmüşken, şimdi darbeye direnen insanlar arasında fitne ile kavga çıkarmaya çalışanları lütfen görelim.

Başkomutan Erdoğan, 15 Temmuz'un bir milat olduğunu belirterek "Ben dâhil artık hiçbirimiz 15 Temmuz öncesi gibi davranamayız. Her türlü ayrımcılığı kaldıracağız" dedi.

Bu millet önceden yaptığı gibi her istediğinde darbeciye liderini verecek ezik kimliğini aştığını, Çanakkale'deki, İstiklal Savaşı'ndaki ruhunu kaybetmediğini gösterdi.

İnsanların yaşam tarzı da inancı da devletin garantörlüğü altındadır. İçkisini içmek isteyen de dinini yaşamak isteyen de özgürdür.

Artık hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacaktır.

Millet 15 Temmuz devrimiyle neler yapabileceğini, tarihin akışını değiştirebileceğini, kendine ayak uyduramayan herkesi de tasfiye edeceğini ilan etmiştir.

Olmayacağını da bizzat millet 15-16 Temmuz'daki şanlı ve tarihi direnişiyle tüm dünyaya göstermiştir…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA