Başbakan'ın canlı yayındaki açıklamalarından satır başları şu şekilde;
Diriliş Ertuğrul dizisinde detaya çok dikkat edilmiş. Esere katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum. Son derece başarılı bir dizi umarım devam eder.
Mardin ve Amasya keşfedilmemiş şehirlerimizdir bizim. Çok özel ilgil duyduğum şehirdir Mardin. O yüzden programı burada yapmak istedim.
HAÇLILAR BİLE ONDAN ÖVGÜYLE BAHSEDİYORDU
Selahaddin Eyyübi, hekimdir düşünürdür, mükemmel bir prototip ve komutandır. Siyasetine irfan katmış biridir. Herkese ait olan bir şahsiyettir. Haçlılar dahi Selahattin Eyyübi'den övgüyle bahseder. Düşmanları bile övgüyle bahseder. Şuanda Osmanlı sınırları içinde yaşasaydık Osmanlı isimlerinin en önemli öncü isimlerinden görüldü. Her yerde sevilen bir isim. Hakkari'deki havalimanına ismini verdik bu yüzden.
DEMİRTAŞ'I MUHATAP ALDIM AMA...
Selahattin Demirtaş'ı 1 Ekim'de Başbakanlık makamında kabul ettim. Yani muhatap aldığım mesajını verdim. Ve o konuşmada dedim ki 'Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiniz ama sizin dilinizi takdir etim'. 1 Ekim'deki Demirtaş ile 6 Ekim'deki Demirtaş iki ayrı kimliktir. 6-7 Ekim'de yaptıkları şey bir isyana teşvikti.
Ben burada Mardinliyim, Edirne'de Edirneli'yim, Konya Konyalı'yım. Mesele her yere göre aday göstermek değil halka sirayet etmek. Ben akşam Kassimiye'de mevlüt dinlerken Kürtçe, Türkçe konuşalar vardı.
Bizim kafamızda daha açık bir taplo var. 2005'ten bu yana zihnimizdeki şeyleri bire birer yaptık. İnsani olanın bu olduğunu düşündüğümüz için yaptık. İşkencenin bitmesi gerekiyordu bitti. Biz inandığımız için oldu bunlar.
ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYORLAR
Bir grup aydın bir deklarasyona imza attı. Elimizde tehdit mektupları var. Biz bunun için kamu güvenliği için gerekenleri yapmaya çalışıyoruz. AK Parti'ye yapılan saldırıları görmeyeceksiniz, bölgedeki terörü görmeyeceksiniz sonra AK Parti'ye dönük olarak deklarasyon yayınlayacaksınız.
Önemli bir aşiret şikayet etti baskılar var diye. Devleti yanımızda görmek istiyoruz dediler. Talimat veriyorum, kim ne yapıyorsa söyleyeceksiniz anında gereği yapılacak. Öyle bir şey var ki aba altından sopa göstererek. Ben barajı aşamazsam şu olur bu olur diye.
HANGİ FELSEFEDE BU VAR?
'Ben meclise gelsem de silahı orada tutacağım' diyor. Böyle bir özgürlükten söz edilebilir mi?. Hangi felsefede bu var? Meşru güç kullanma yetkisi sadece devlete aittir. Mısır gibi bir devlet olsa zaten HDP seçime girmez. Vatandaşlarımızın sandığa sahip çıkması lazım.
7 Haziran'da öyle olmazsa böyle olur diyorlar. HDP'nin barajı aşması ayrı bir şeydir Kürtlerin barajı aşması başka bir şeydir. HDP'nin baraj soruna var ama Kürtlerin sorunu yok. Çünkü AK Parti hem Türk hem de Kürt partisi.
KENDİ BİLDİĞİMİZ YOLDA DEVAM EDERİZ
8 Haziran'da anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşalım yada ulaşmayalım benim çağrım yine 'gelin yeni bir anayasa yapalım' olacak. Kim ne demiş olursa olsun 8 Haziran'da onlarla her şeyi konuşuruz. Hiç bir partiyi karşımızda görmeyeceğiz yani. Biz bu çağrıyı yaparız. Ama karşı taraf konuşmaya gelmezse biz bu konuyu kapatmayız. Biz kendi bildiğimiz yolda devam ederiz.
HDP herhangi bir şekilde teröre başvurursa biz gereğini yaparız. Artık bu ülkede silaha yer yok. HDP'nin 'Silahları bırakın' çağrısını yapması ve meşru siyasetin içinde yer alması gerekiyor.
KÖŞE YAZISI İLE TÜRKİYE'Yİ YÖNETMEK İSTİYOR
Bu milletin bir iddia sahibi iş adamı, iddia sahibi girişimci arayışı var. Yazdığı köşe yazısı ile Türkiye'nin kaderini belirlemek istiyor. 'AK Parti benim dediğimi yapsın öyle halktan oy alsın' diyor. Paralel yapıda böyle istiyor, 'sen git halktan oy al Ankara'ya gel ama benim işime karışma'.