Kanser Savaşçıları Derneği tarafından gerçekleştirilen "Üçlü Negatif Meme Kanserinde Hasta Yolculuğu" araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırma, üçlü negatif meme kanseri (Triple Negative Breast Cancer - TNBC) tanısı alan bireylerin tanı ve tedavi sürecinde yaşadığı sorunları ve ihtiyaçları belirleyerek çözüm üretmeyi amaçlıyor. Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün, bu araştırmayla üçlü negatif meme kanseri tanısı alanların ve yakınlarının kanserle tanışma anından itibaren tedavi ve sonrasındaki süreçlerinde karşılaşabilecekleri ihtiyaçlarına çözümler üretebilmeyi amaçladıklarını söyleyerek "Toplumda farkındalık yaratacağına inanıyoruz" dedi.
GEÇ EVREDE TEŞHİS EDİLİYOR
İÇ Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Sönmez ile özellikle genç kadınları hedef alan 'Üçlü negatif meme kanseri'ni konuştum. Prof. Dr. Sönmez, "Üçlü negatif meme kanseri hastalığı genellikle genç kadınlarda görülüyor. Bunların önemli bir kısmı da ailesinde kanser öyküsü mevcut. Üçlü negatif meme kanserinin küresel ölçekte tüm meme kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 10-15'ini oluşturuyor. Bu hastalarının daha yüksek bir yüzdesi 50 yaşından önce teşhis ediliyor. Bu kanserin alt tipi orantısız bir şekilde genç kadınları etkilemektedir. Amerika verilerine göre üçlü negatif meme kanseri için ortalama tanı yaşı 59 iken Türkiye için ise bu kanserin ortalama tanı yaşı 44-50 arasında değişmektedir" dedi.
YENİLİKÇİ İLAÇLARA BAKANLIK DESTEĞİ
ÜÇLÜ negatif meme kanserinin, hızlı bir şekilde büyüme eğiliminde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sönmez, "Bulunduğu anda yayılmış olma olasılığı daha yüksektir ve diğer meme kanseri türlerine göre tedaviden sonra nüks etme olasılığı daha yüksektir. Hayatta kalma oranları genellikle diğer meme kanseri türlerinde olduğu kadar yüksek değildir. Kişeye özel tedaviler planlıyoruz. Kişinin ailesinde, kardeşinde, ikizinde hatta ikinci defa kendisinde kanser nüksettiğinde bile meme kanseri yapısı farklı olabilir. Diğer meme kanseri tiplerinden hastalık seyri ve tedavi yanıtı açısından farklılıklar gösteriyor. Hastalığın genç yaştaki kadınlarda geç evrede teşhis edilmesi ve agresif seyirle ilerlemesi nedeniyle hastaların yenilikçi tedavi seçeneklerine hızlı erişimi daha da önemlidir. Bu noktada Türkiye'de Sağlık Bakanlığı çok değerli ve olumlu adımlar atmıştır" ifadelerini kullandı. Ülkemizde hekime ulaşmak Amerika ve Avrupa'dan daha kolay olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sönmez, "Kamu hastanelerinde hiçbir hasta geri çevrilmiyor. KETEM'lerde tanı konusunda aktif olarak çalışıyor" dedi.
KANSER HASTALARININ YOLCULUĞU
Araştırmayı gerçekleştiren Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Sert, üçlü negatif meme kanseri hastalarının bu süreçte yaşadıklarından bazı kesitleri şöyle sıraladı:
"Bir gece duştaki kontrolde kitle geldi elime. Devamlı ben kontrol ediyordum. Bu şekilde tespit ettim."
"Ele gelen bir kitle değildi. Komple mememde şişlik vardı ve benim kedim göğsüme atladı. Orası iltihap yaptı. O şekilde ben fark ettim, anladım."
"26 yaşındayım hocam bilmiyorum nereye gideceğimi mesela genel cerraha gidilmesi gerektiğini bilmiyorum… Annemde var, ablamda var diyenler sürece biraz hâkim olabiliyorlar… Ama ben hiçbir şey bilmiyordum."
"Kemoterapiye 'kırmızı şeytan' diyorlar. Şeytan kırmızısıymış o zaten. O da beni yerden yere vurdu. Kırmızı beni mahvetti."
"Saçlarım döküldü, banyoda kazıdılar, çok ağladım."
"Mesela peruk çok pahalıydı. Aldım ama alamayacak çok kadın var."
"Üçlü negatif meme kanseri, kanser olmayan türü olarak algılanmış. Çevremdeki bütün arkadaşlarım bana 'senin ki kanser bile değil' dedikleri için ben sosyal medyadaki gruplardan öğrendim."
"Kızımı emzirirken fark ettim. Doktora gittim, antibiyotik verdi. '6 ay sonra tekrar gelirsin' dedi. Birazcık da ihmalkarlık oldu. Çünkü çok ufak böyle ilk fark ettiğimde nohut tanesi kadardı. 1,5 sene ihmal ettim bir baktım ceviz büyüklüğünde oldu. Bayağı büyüdü ve iç taraftaydı. Çok zayıfladım, doktora gittim. Örnek alındı. Patolojiye gönderildi. Doktor kötü hücreler olduğunu söyledi ve beni hastaneye yönlendirdi."