Dünyagöz Etiler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ümit Aykan ile tıp dünyasında 'sinsi hastalık' olarak tanımlanan glokom hastalığını ve bu hastalığın tedavisinde uygulanan son teknolojik gelişmeleri konuştum. Prof. Dr. Ümit Aykan, glokom tedavisindeki umut veren tedavilerle ilgili önemli bilgiler paylaştı. Prof. Dr. Ümit Aykan, "Mikropulse Lazer Teknolojisi ile uygulanan tedaviler, başarılı sonuçlar alınmasının yanı sıra, göze direkt müdahale gerektirmediğinden enfeksiyon ve diğer komplikasyon risklerini de minimuma indiriyor" dedi.
GEÇ TANI HAYATI KARARTIYOR
Prof. Dr. Ümit Aykan, halk arasında "göz tansiyonu" olarak bilinen glokomun, göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirinin hasara uğraması olduğunu da belirterek, şöyle dedi: "Buna bağlı olarak kişinin görme alanı yavaş yavaş daralır. Kendini hastalığın en son aşamalarında fark ettiren sinsi bir hastalık olan glokom, geç tanı konulduğunda görme sinirinde onarılması mümkün olmayan ciddi tahribatlar oluşturabilmektedir. Göz içi basıncı normalden yüksek olan kişilerde glokom gelişme riski daha yüksektir. Ancak bu, göz içi basıncı yüksek olan herkeste glokom olabileceği anlamına gelmez. 60 yaşın üzerindeki kişilerde glokom riski artmaktadır. Glokomun genetik ile ilişkisi olabilir. Ailesinde glokom olan kişilerde gelişme riski daha yüksektir." Şeker hastalığı ve hipotiroidizm (guatr) olan hastalarda glokom gelişme riskinin daha da fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ümit Aykan, "Ciddi göz yaralanmaları, göz içi basıncının yükselmesine neden olabilir. Diğer risk faktörleri ise retina dekolmanı, göz tümörleri ve kronik üveit veya iritis gibi göz iltihaplarıdır. Genellikle uzağı iyi görememe olarak bilinen miyopide glokom sıklığı yaklaşık iki misli artmıştır. Uzun süreli kortizon kullanımı (damla, ağızdan veya cilt pomadı vb. olarak) ikincil glokom gelişimine neden olabilir. Bazı göz cerrahileri de ikincil glokom gelişimini tetikleyebilir" dedi.
KESİ VEYA İMPLANT GEREKTİRMEYEN TEDAVİ
GLOKOM tedavisinde, özellikle ilaç kullanımı ile sonuç alınamayan ve ilaç kullanamayan hastalar için Mikropulse Lazer Tedavisi'nin umut verdiğini söyleyen Prof. Dr. Ümit Aykan, tedavideki ince detayları şöyle paylaştı: "Glokom tedavilerinde ana amaç, gözün içerisinde üretilen sıvı seviyesinin düşürülmesi veya drenaj (sıvının dışarı akış) yollarının açılmasıdır. Göz içerisine damla şeklinde uygulanan ilaç tedavileri ile hastaların bir bölümünde sonuç almak ve glokomu kontrol altında tutmak mümkün. Ancak, her hasta gerek göz yapısı gerek farklı sebeplerden dolayı ilaç tedavisi için uygun değil. Bu hastalar için yeni Mikropulse Lazer Teknolojisi ile glokomun tedavisini sağlamak mümkün. Göze zarar vermeyen, yüksek etkinliğe sahip ve gözde herhangi bir kesi veya implant gerektirmeyen Mikropulse Lazer, sık tekrarlanan ve düşük enerjide atılan lazer 'mikro sinyaller' prensibiyle çalışır. Bu şekilde dokuya zarar vermeden tedavi gerçekleştirilir."
BU LAZER TEDAVİSİ KİMLERE UYGULANABİLİR?
'MIKROPULSE Diod Lazer Tedavisi'nin kimlere uygulanabileceğini ise Prof. Dr. Ümit Aykan, şöyle sıraladı:
Glokom tedavisinde mevcut tüm ilaçları kullanmasına rağmen göz tansiyonu kontrol altına alınamayan hastalar
Göz tansiyon ilaçlarının alerji veya intolerans oluşturduğu hastalar
Glokom ilaçlarını sürekli olarak tedarik edemeyenler
Glokom ilaçlarını düzenli kullanmayan hastalar
Daha önceden lazer tedavisi uygulanmış ancak göz tansiyonu yeniden yükselmiş olan hastalar
Glokom cerrahisini fiziksel olarak tolere edemeyecek hastalar
MİLYONLARCA İNSANI ETKİLİYOR
TÜM dünyada en sık görülen hastalıklardan biri olmakla beraber önlenebilir körlüklerin en büyük sebeplerinden birisi olarak bilinen glokomun milyonlarca insanı etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Ümit Aykan, şunlara dikkat çekti: "Glokom hastalığı sebebiyle oluşan göz içi basıncını normal seviyelere düşürmek, glokoma bağlı görme kaybını önleyebilmek için elimizdeki en güçlü yöntemdir. Uygun tedavi yöntemleri ile glokom hastalığının ilerlemesini durdurmak mümkündür."
DÜZENLİ GÖZ MUAYENESİ ŞART
Genellikle rutin göz muayenesi esnasında göz içi basıncının ölçülmesi ile tanısı koyulan glokomun tespiti için düzenli göz muayenesinin şart olduğunu belirten Prof. Dr. Ümit Aykan, şunlara dikkat çekti: "Glokom sıklıkla, göz içerisinde biriken sıvının boşaltılamaması sonucu göz içi basıncının artması ve görmeden sorumlu sinirin hasar görmesi ile oluşur. Dikkat edilmesi gereken en önemli belirtisi; görme alanının dış kesiminde gittikçe artan kararmalar olan bu rahatsızlığın erken teşhisi için düzenli göz muayenelerinin gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor."
ENFEKSİYON RİSKİ YOK
TEDAVİ
sonrasında dikkat edilmesi gereken noktalar ve iyileşme süreci ile ilgili de Prof. Dr. Ümit Aykan, şu bilgileri paylaştı: "Tedavinin ardından, hastaların gün sonuna kadar, ışığa hassasiyeti nedeniyle göz bandajı kullanılması gerekebilir. Hastaların büyük bölümü uygulamanın ardından herhangi bir acı veya sızı hissetmezler. Gözde ufak kızarma veya rahatsızlık hissi oluşan kişilerde ise bu belirtiler birkaç gün içerisinde ortadan kalkar. Düşük olsa dahi enfeksiyon riskinin önüne geçmek için enfeksiyon önleyici ilaçlar hastalara verilir. Normal şartlarda, göz içi basınç tedavinin birkaç hafta sonrasındaki dönemde normal seviyelere iner. Tedavinin sonrasında, glokom hastalarımızın düzenli göz muayenelerine gelmeleri ve lazer uygulaması sonrası göz içi basıncının takibinin yapılması da tedavinin başarısı için önemli."