Ülkemizde her yıl 3000-3500 çocuğa kanser tanısı konmaktadır. 280 çocuktan birinde kanser görülmektedir. Tüm kanser hastalıklarında olduğu gibi çocukluk çağı kanserlerinde de erken teşhisin önemi ön plana çıkıyor. Bu konuda ebeveynlerin üstüne büyük görev düşüyor. Çocuğun genel sağlığının takipte olması ve basit gibi görünen belirtilerin hafife alınmaması gerekiyor. Bu sayede erken teşhis edilen kanser hastalıklarının tedavisi mümkün oluyor. Çocukluk çağı kanseri hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmak ve hastalıkta erken teşhisin önemine dikkat çekmek için korunma yolları ve belirtileri konusunda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İpek Akman, çocukluk çağı kanseri hakkında önemli bilgiler verdi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Çocukluk çağı kanseri belirtileri, diğer çocuk hastalıklarıyla karıştırılır. Bu durumun önüne geçmek için detaylı inceleme ve araştırmalar yapılır. Kemik ağrısı ile birlikte ateş, kusma ile birlikte baş ağrısı, antibiyotiklere cevapsız kalan boyundaki kitle, göz bebeğinde beyaz refle, halsizlik ve solukluk, kilo kaybı gibi gözle görülür belirtiler kanser habercisidir.
ÇOCUKLARDA BİRÇOK KANSER TÜRÜ GÖRÜLÜYOR
Pediatri kanser olarak adlandırılan bu hastalık, çeşitli türlere sahiptir. Lösemi, çocukluk çağı kanser vakalarının %30'unu kapsıyor. Merkezi sinir sistemi tümörleri ise, beyin ve omurilik tümörleri olarak da adlandırılır ve olguların %26'sını oluşturur. Nöroblastom, olgunlaşmamış sinir hücrelerinin tümörüdür ve vakaların %6'sını; Wilms tümörü, bir tür böbrek tümörüdür ve vakaların %5'ini; rabdomyosarkom, çizgili iskelet kaslarında başlayan bir tümör türüdür ve vakaların %3'ünü; retinoblastom, göz tümörüdür ve vakaların %2'sini kapsar. Osteosarkom ve Ewing sarkomu ise genellikle kemiğin içinde veya yakınında başlayan tümörlerdir. Lenfoma, lenf kanseri olarak da adlandırılır.
ERKEN TEŞHİSİN TEMELİNDE FARKINDALIK YATIYOR
Günümüzde, kanser tanı ve tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler sayesinde çocukluk çağı kanserlerinin erken teşhiste sağ kalım oranlarının yüksek olduğu biliniyor. Bu tür hastaların erken tanı alabilmeleri, bu konuda eğitimin yaygınlaştırılması ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, bu hastalıklara ilişkin bulgu ve belirtilerin kişiler tarafından bilinmesi, hızla tanıya gidilmesi ve bu hastaların tam teşekküllü onkoloji merkezlerinde uzmanlar tarafından tedavilerinin yapılması, hastalıkla mücadelede başarıya ulaşılabilme açısından oldukça önem arz eder.
ERKEN TEŞHİS İÇİN AİLELERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Tüm çocukların düzenli doktor kontrolünde olmaları önemlidir. Ailelerin herhangi bir kanser şüphesi durumunda tam teşekküllü bir sağlık kurumuna başvurmaları gerekir. Çocukluk çağı kanserleri günümüzde tedavi başarısı yüksek hastalıklardır. Bu başarı, erken tanı ile daha da artmaktadır.
ÇOCUKLARDA KANSER TANISI İÇİN YAPILAN TESTLER
Kanser tanısı koymak için uzun incelemeler yapılır. Kan testleri, biyopsi işlemi sırasında alınan numunenin incelenmesi, beyin omurilik sıvı örneği alınması, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi taraması ve manyetik rezonans görüntüleme inceleme sırasında başvurulan yöntemlerdir. Detaylı inceleme için ise PET veya PET-BT taraması yapılır.
PET VEYA PET-BT TARAMASI NASIL YAPILIR?
Hastanın vücuduna az miktarda radyoaktif madde enjekte edilir. Bu şeker içeren madde, en fazla enerjiyi kullanan hücreler tarafından alınır. Kanser, enerjiyi aktif olarak kullanma eğiliminde olduğundan, radyoaktif maddenin daha fazlasını emer. Bir tarayıcı bu maddeyi algılayarak vücudun içinin görüntülerini üretir. Bu sayede kanser taraması yapılmış olur.
GELİŞMİŞ YÖNTEMLERLE İYİLEŞME ORANI YÜKSEK
50 yıl önce çocukluk çağı kanserlerinde iyileşme oranları yüzde 25'in altındayken günümüzde yüzde 80'lere çıktı. İlerleyen teknoloji ve gelişen tedavi yöntemlerinin, bu oranın artmasına katkısı oldukça büyük. Kemoterapi, radyoterapi ve immünoterapi tercih edilen tedavi yöntemleridir. İmmünoterapi; kemoterapi ve radyoterapiye göre daha az yan etkiye sahiptir. Bu tedaviyle kanserin büyümesi yavaşlar ya da durur. Kanserin metastaz yapmasına engel olur.
KANSER RİSKİNİ BU FAKTÖRLER TETİKLİYOR
Çok sayıda çevresel faktör kanser riskini artırıyor. Tütün dumanı; akciğer, ağız içi, gırtlak, yemek borusu, böbrek ve idrar kesesinde kanser gelişme riskini önemli miktarda artıran kanserojen maddeler içerir. Havada ya da suda asbestosa maruz kalmak akciğer kanserine yol açabilir. Tarım ilaçlarına maruz kalma lösemi ve lenf kanseri riskini artırır.
Radyasyon da kanser gelişimi için önemli bir risk faktörüdür. Temel olarak güneş ışınlarından kaynaklanan ultraviyole radyasyona maruz kalmak cilt kanserine neden olur. Diyetle alınan maddeler kanser gelişim riskini artırabilir. Doymamış yağlardan zengin bir beslenme ve obezitenin; artmış ince barsak, meme ve prostat kanseri ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Yüksek miktarda alkol tüketen kişiler de baş boyun kanserleri ve yemek borusu kanseri riski altındadır. Tütsülenmiş ve salamura yapılmış yiyeceklerden oluşan veya ateşte kızartılmış etlerden zengin bir diyetin de mide kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Enfeksiyonların da kanserle ilişkisi bulunabilir. HPV kadınlardaki rahim ağzı kanserinin, erkeklerde ise penil ve anal kanserinin ana nedenlerinden bir tanesidir. Hepatit B ve Hepatit C virüsü de karaciğer kanserine yol açabilir. Bazı bakteriler de kansere neden olabilmektedir. Mide ülserlerine neden olan helicobacter pylori isimli bir bakteri mide kanseri ve lenfoması riskini de artırabilir.
KANSER GELİŞİM RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
1-Sigara ve tütün ürünlerini kullanmaktan kaçının
2-Daha fazla meyve ve sebze tüketin. Her gün 5 ya da 6 kez meyve veya sebze yenilmelidir. Taze sebze ve meyveler yenmeden önce yıkamalıdır.
3-Hayvansal kaynaklı yüksek yağ oranı içeren gıdaların tüketimini azaltın. Düşük yağ içerikli gıdalar seçilmeli ve yüksek yağ içeren kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır. Yağda kızartılmış etler yerine, ızgarada ya da fırında pişirilmiş etler, deniz ürünleri ve beyaz et tercih edilmelidir.
4-Fiziksel olarak aktif olmak, ideal kiloya erişmek ve onu korumak önemlidir. Haftanın hemen her günü, günde 30 dakika hareket halinde olmak gereklidir.
5-Alkollü içecek tüketimini sınırlandırın.
6-Direkt olarak güneş ışığına maruz kalmaktan kaçının veya süreyi azaltın. Gün ortasında güneşlenmemek, koruyucu şapka ve giysiler giymek, dışarıdayken gölge yerleri tercih etmek ve güneş koruyucu kremler kullanmak alınacak önlemlerdendir.
Bilimsel çalışmalar yaşam şekli seçimimizin, sağlıklı bir diyetin, iyi beslenmenin ve fiziksel aktivite yapmanın kanser riskini azaltabildiğini göstermiştir. Bu değişimleri gerçekleştirmek hiçbir zaman geç değildir. Ancak uzun süren alışkanlıklardan vazgeçmek ve kanser riskini azaltmak için sabırlı olmak gereklidir.