Türkiye'nin insanlı ilk uzay misyonunda yer alan astronot Alper Gezeravcı'nın da içinde bulunduğu Dragon uzay aracı ve Axiom-3 görev ekibi Uluslararası Uzay İstasyonu'nda geçirdiği günlerin ardından 9 Şubat'ta Florida'da açıklarında okyanusa iniş yapmıştı. Alper Gezeravcı istasyonda kaldığı iki haftalık süreç içerisinde 13 farklı deney gerçekleştirmişti. Bunlardan biri de Üsküdar Üniversitesi Transgenik Hücre Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (TRGENMER) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan ve ekibindeki Gamze Gülden, Berranur Sert, Büşra Tekirdağlı, Ebru Çam, Özge Demir, Fatmanur Erkek tarafından yürütülen 'Message' bilim misyonunun da yer aldığı deneydi.
Dr. Öğr. Üyesi Taştan, "Böyle bir çalışmayı yapabilmek için bir savaş pilotu olan Alper Gezeravcı, astronot olmadan önce çok iyi bir biyolog oldu. 14 gün boyunca hem Alper Gezeravcı hem de yanında beraber gittiği diğer astronotların genetik profilini takip ettik. Bu genetik analizlerimizle beraber belki de geleceğin uzay misyonlarında doğru astronotların seçimi için yer çekimsiz ortamda aktifleşecek, şu ana kadar keşfedilmemiş genleri bulmak ve bunu uzay ve bilimsel dünya literatürüne kazandırmak istiyoruz" dedi.
O KAN ÖRNEKLERİ -80 DERECEDE
Uzayda 14 gün boyunca Alper Gezeravcı'dan alınan kan örnekleri TÜBİ- TAK Uzay ve sorumlu kargo tarafından, Dr. Öğr. Üyesi Taştan ve ekibine dün teslim edildi. Dr. Öğr. Üyesi Taştan "Alınan kanlar eksi 80 derecede stabil olabilecek standartlarda teslim edildi. Biz de laboratuvarımız içerisindeki -80 dolabına koyduk. Deneylerimize de başladık" dedi.
KANSER TEDAVİLERİNE IŞIK TUTACAK
Astronotların yer çekimsiz ortamda genetik ifadelerine bakılarak yapılan çalışmanın, kanser tedavilerine ışık tutacağını belirten Dr. Öğr. Üyesi Taştan kan örnekleriyle ilgili bundan sonra ne yapılacaklarını ise şöyle açıkladı: "Alınan kan örneklerini laboratuvar ortamında geliştirmiş olduğumuz akustik levitasyon cihazında ve kontrol amaçlı olarak 2D kültüründe CRISPR/Cas sistemi ile aday genlerin knock out edilmesi ve ardından immün profilinin belirlenmesi, anti-kanser etkinliğinin gözlemlenmesi, T lenfositlerin proliferasyonunun incelenmesi ve son olarak sitokin salınım profillerinin karşılaştırılmasını yaparak deneylerimizi gerçekleştireceğiz."
SONUÇLAR NE ZAMAN BELLİ OLACAK?
kan örneklerinde deneylerin tamamlanmasından sonra nasıl bir yol izleneceğini ise Dr. Öğr. Üyesi Taştan, şöyle açıkladı: "Şu an bunu net olarak söyleyemesek de kanların geldiği dün itibariyle deneylere başlayarak en kısa süre de makaleler yayınlayacağız. Yeni gen keşiflerinde bulunarak, yer çekimsiz ortam koşullarının hücrelere verdiği reaksiyonları keşfedeceğiz."
UZAYA SAĞLIK TURİZMİ
Bu çalışmayla belki de gelecekte uzay turizminde kanser hastalarının uzayda tedavi edilebilmesine kadar gidebilecek bilimsel keşiflerin önünün açabileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Taştan, "Alper Gezeravcı'nın 14 gün boyunca neredeyse attığı her adımı, yapacağı her deneyi, alacağı nefese kadar hepsini adım adım izledik" dedi.
YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Dr. Öğr. Üyesi Taştan, CRISPIR gibi son yıllarda Nobel ödülü kazanmış genetik mühendislik tekniklerini de kullanacaklarını söyleyerek, şöyle dedi: "Yine Alper Gezeravcı'nın ve diğer insanların bağışıklık sistemi hücrelerinin genetiğini değiştirecek, uzayda keşfettiğimiz bu genleri bu kez kansere karşı savaştıracağız. Geleceğin uzay misyonlarında da bu hücreleri ve bu kanser taramalarını tekrardan uzayda test etmeyi ve yeni tedavi yöntemlerini dünya literatürüne kazandırmayı planlıyoruz."