Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mustafa Günhan, vücudun belirli bölgelerinde oluşan taşlarla ilgili bilgi verdi. Op. Dr. Günhan "Taş hastalıkları; böbrek, üreterler, mesane ve üretrada herhangi bir yerde taş oluşmasıyla meydana geliyor. Taşlar genellikle erkeklerde kadınlara göre 2,5-3 kat daha sık görülürken, ayrıca coğrafyaya göre de daha çok vakada görülebiliyor. Bunun nedeni ise suyu az olan bölgelerde ortam kuru olduğu için deri yoluyla su kaybının fazla olması. Bazı gıdaların da taş oluşumuyla ilgisi var" dedi.
SEBEBİ GENETİK FAKTÖRLER
Op. Dr. Günhan, bu taşların oluşmasında en temel nedenin genetik faktörler olduğunu söyleyerek "Anne ve babasında taş hastalığı olanlarda taş oluşma sıklığı artmaya başlar. Bu nedenle taşın tekrarlama olasılığı yüzde 35-70 aralığındadır. Dışarıdan alınan gıdalar ve su içiminin az olması da taş hastalığını arttırır" dedi. En önemli belirtisinin dayanılmaz ağrılar olduğunu söyleyen Op. Dr. Günhan, şunlara dikkat çekti: "Ağrı kolik tarzında ve şiddetli olur, genellikle bel bölgesinden başlayarak yan boşluklardan kadınlarda vajina, erkeklerde testislere doğru ilerler. Kolik ağrılar geçtiği zannedilir. Ancak git gel şeklinde ve şiddetli olarak devam eder. Diğer bir belirti idrar yapma hissidir. Taşlar mesaneye doğru yaklaştıkça ağrı azalmaya başlar. Ama idrar yapma hissi artış gösterir. Karında şişkinlik, gaz sancısı, sindirim bozukluğu gibi bulgular, taş hastalıklarının diğer belirtileridir." Taşın boyutunun tedavi yöntemini belirlemede öne çıktığını söyleyen Op. Dr. Günhan, "Taş hastalığının tedavi yöntemleri; takip, ses dalgalarıyla kırma ve kapalı cerrahidir. Bu tedavi yöntemlerinin kullanımı için taşın boyutu önem taşımaktadır. Taşın böbrekte yarattığı şişlik, taşın anatomik yeri gibi faktörler de tedavi yöntemlerine etki etmektedir" dedi.
SES DALGALARIYLA TAŞ KIRMA
Op. Dr. Günhan, taş kırmanın, taşın ses dalgalarıyla dışarıdan kırılma yöntemi olduğunu belirterek "En önemli noktalardan biri taş kırmanın tecrübeli bir merkez tarafından yapılmasıdır. Çünkü, taşın üzerine üç boyut olarak izdüşümü alındıktan sonra kırma işlemi gerçekleşmektedir. Diğer önemli nokta ise kırma işleminde kullanılan cihazlardır. Taş kırma cihazları radyasyonla çalışan ve ultrasonla çalışan olarak ikiye ayrılır. Ultrasonla çalışan cihazlarda radyasyon alınmaz, küçük odaklı olduğu için dokuya daha az zarar verir" dedi.
KAPALI CERRAHİ İLE OPERASYON
Kapalı cerrahinin ise taşın endoskopik olarak ortadan kalkması olduğunu söyleyen Op. Dr. Günhan, "Anestezi altında idrar borusundan mesaneye ulaşıldıktan sonra hangi seviyede olduğu daha önceden belirlenmiş olan taş, lazerle kırılır. Büyük parçalar özel yakalayıcılarla dışarı alınır ve hastaya stent takılır. Bu stent yaklaşık 2-3 hafta tutulur. Yapılan tetkikler sonucunda bir probleme rastlanmazsa anestezi altında stent geri alınır. Kapalı cerrahi ile taş kırmada başarı oranı yüzde 75-100 aralığındadır. Operasyondan sonra hasta bir gün gözlem altında tutulup, probleme rastlanmazsa taburcu edilir" dedi.
OKSALAT İÇEREN GIDALAR TÜKETMEYİN
OP
. Dr. Günhan, taş hastalığı olmaması için nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle sıraladı: "Öncelikle alınan veya düşürülen taşın analizi yapılmalıdır. Kalsiyum oksalat taşı ve kalsiyum monofosfat taşına yaklaşım farklılık göstermektedir. Belirli kan ve idrar testlerinin araştırılması gerekmektedir. Bu sonuçlara göre diyet oluşturulabilir ve ilaç başlanabilir. En sık görülen kalsiyum oksalat taşlarıdır ve tedavisinde oksalat içeren maddelerin tüketilmemesi tavsiye edilir. Örneğin; çilek, çerez, ıspanak ve yapraklı bazı sebzelerden uzak durulması gerekebilir. Bol su tüketimi de önemli önlemler arasındadır."