Tanı, tarama ve tedavi yöntemlerinde yaşanan gelişmelerle birlikte kanserin günümüzde artık önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu söyleyen Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Kuzhan, buna rağmen 'kanser korkusu'nun sürmesinin aşılması gereken toplumsal bir sorun olduğunu vurguladı.
KANSER KORKUSU
Prof. Dr. Kuzhan, şunlara dikkat çekti: "Kanser korkusu, sanıldığı gibi insanlara kanserle savaşta güç vermiyor. Tam tersine kanser hastasının tıbbın çaresiz kaldığını düşünüp, bilim dışı yöntemlere kaymasına neden oluyor. Kanser hastaları kendi ızdıraplarından daha çok kanser korkusunun toplumda sebep olduğu diğer sorunlarla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Bu korku, kanseri bilmemekten kaynaklanıyor. İnsanlar özellikle hastalanınca soğukkanlılığını kaybedip mantıklı kararlar yerine, korkularının etkisinde, kendilerine daha çok umut veren şarlatanların tuzağına düşebiliyorlar."
NE OLUR SÖYLEMEYİN
Kanser korkusunun, hasta yakınlarını, bu durumun da çoğu zaman hekimi, hastayı ve hatta tedavi sürecini olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Kuzhan, şunları söyledi: "Hasta yakınları yanımıza geliyor, 'Doktor bey ne olur kanser olduğunu saklayın, bunu öğrenirse yok olur' diye bizimle adeta pazarlık yapıyor. Hastayı içeri almadan yanımıza geliyor ve bize hastalığı söylememe üzerine telkinde bulunuyorlar. Hastaya ayıracağımız 30 dakikamız varsa, 20 dakikasını hasta yakınıyla geçirmek zorunda kalıyoruz. Hastanın 30 dakikası var ama 20 dakikasını kullanamıyor. Hatta bazen hastalarını doktorla görüştürmeyip, bu süreyi hiç kullandırmayan hasta yakınları var."
HASTA GÜVEN DUYMUYOR
"Hastalığı gizleme' yaklaşımının hastayı da olumsuz etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Kuzhan, "Tedavisinin bir yıl sürdüğünü düşünürsek; o zaman kanser olduğunu bilmeyen hasta, 'Bu doktor, bu hastane ne kadar beceriksiz, bir yıldır gelip gidiyorum, akciğerdeki şu lekeye bir şey yapamadılar' gibi tepkiler gösteriyor. Doktora, sağlık kurumuna hatta ülkedeki sağlık sistemine karşı güvensizliğe kapılıyor" dedi.
DOKTOR BEN KANSER MİYİM?
HASTA yakınlarının hastayı koruyacağız diye araya girmesinin hasta ile doktor arasında bağ kurulmasını da engellediğini söyleyen Prof. Dr. Kuzhan, şunlara dikkat çekti: "Kanser tanısı hastadan saklanmamalı ama bu durum kaba bir şekilde de hastaya aktarılmamalı. Bunu yapacak kişi hekim olmalı. Medikal onkologlar yaklaşık 15 yıl süren tıp ihtisasları süresince iletişim becerilerini de geliştiriyorlar. Hangi bilginin nasıl verileceğini, kötü bir haberin nasıl anlatılacağını biliyorlar. Dolayısıyla hastaya tanısını, tedavi sürecini anlatacak kişi hekimlerdir. Hasta kendisi gerçeği bilmek istemiyorsa zaten doktoruna sormaz. Aldığımız eğitimlerden edindiğimiz bilgi bize bunu gösterir. Kişi eğer 'Doktor ben kanser miyim' diyorsa, o zaten geldiği klinikten, okuduğu haberlerden, patoloji raporundan kanser olduğunu öğrenmiştir."
KORKMAYIN, 3 VAKADAN BİRİ İYİLEŞİYOR
KANSER tedavisindeki gelişmelerin de hastalığın saklanmasını gereksiz hale getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Kuzhan, şu bilgileri verdi: "Biz artık kanserin korkulması gereken bir hastalık olmadığını düşünüyoruz. Tüm kanserlerin 3'te 1'i tamamen iyileşiyor; yani her 3 kanserden biri kronik bir hastalık haline dönüşüyor. Tansiyon, diyabet hastaları 'Ben ne zaman tam iyileşirim, bu ilaçları tamamen bırakırım' demezken, kanserdeki beklentinin 'mutlaka iyileşeceğim, artık ilaç kullanmayacağım' şeklinde oluyor. Kişi kanseri yaşıyor ve kanserle yaşlanıyor. Ama buna rağmen kanserden daha çok korkulduğunu görüyoruz. Artık kanseri rahatlıkla telaffuz edebilmeli, ölüm ile bağdaştırmamalıyız. Korku nedeniyle tanıyı hastadan saklamanın daha fazla zarar verdiğini bilmeliyiz" dedi.