Türkiye'de 1 milyon epilepsi hastası olduğu belirtilirken Epilepsi Farkındalık Günü'nde uyarılarda bulunan Çocuk Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. İhsan Kafadar, "Epilepsi bulaşıcı değil, birçok şekilde karşımıza çıkabiliyorken birçok hastalık da olmadığı halde epilepsi ile karşılaştırılabiliyor. Nöbet gördüğümüz zaman hastanın ağzını açmamak lazım, hastanın dişlerine, diline zarar verebiliriz. Soğan, sarımsak koklatmamak ve kişiyi tokatlamamak lazım. İlk müdahaleyi öğrenmek en doğru şey olacaktır" dedi.
"EPİLEPSİ VAKALARINDA HASTANIN AĞZINI AÇMAYIN, SOĞAN SARIMSAK KOKLATIP TOKATLAMAYIN"
Hastayla ilk karşılaştığımızda yapılacak basit görülen işlemler kişinin hayatını kurtarabilir ve yön verebilir. İlk yapılması gereken şey; nöbet gördüğümüz zaman hastanın kendisine zarar vereceği bir ortam var ise hastayı oradan uzaklaştırmak. İkinci yapılması gereken şey; çocuğun ve ya erişkinin ağzını açmamak lazım. Eğer ki ağzını açmaya çalıştığımız zaman parmakla olabilir ki parmağı kopan insanlar gördüm. Dişlerine, diline zarar verebiliriz, özellikle kasılmanın ilk başlangıcında bunu yapabilmek mümkün değil. Çünkü çene kasılır ve açamayız ancak yapabilirsek kişiyi yan çevirmek ve ya gevşedikten sonra yan çevirmek ve dilini çıkarmak yapılabilecek şeyler. Soğan, sarımsak koklatmamak, kolonya, sirke dökmemek ve kişiyi tokatlamamak gerekir. Çocuğa ve ya kişiye de hemen su vermeye çalışmamak da lazım çünkü nöbet sırasında kişinin yutma fonksiyonları da geçici olarak bozulmuştur. Eğer ki su vermeye çalışırsak bu o anda kişinin ciğerlerine gidebilir" şeklinde konuştu.
Epilepsie hakkındaki bilgilerimiz Mısırlılar zamanına kadar uzanmaktadır. Mısır hiyerogliflerine bakıldığında epilepsi hastalarının; Tanrı tarafından gönderilen ve tehlikeli /vuran adam olarak yorumlanan sembollerle ifade edildiği görülmektedir.
Yazılı insanlık tarihinin ilk dönemlerinde epilepsi hastalarının bu tarz korkutucu sembollerle tanımlanması yüzyıllarca süren ve günümüzde bile epileptik hastalar hakkında olan korkuların ve yanlış bilgilerin temellerini oluşturmuştur.
"EPİLEPSİ TÜM İNSANLARDA YAŞAMI BOYUNCA YÜZDE 4-5 ORANINDA GÖRÜLÜYOR"
Epilepsi veya halkımız arasında bilinen adıyla "sara hastalığı" beyindeki sinir hücrelerinde olan anormal elektriksel boşalımlar sonrasında oluşmaktadır. Eğer beyinde ortaya çıkan bu elektriksel boşalımlar sadece bir kez ortaya çıkarsa ve tekrarlamaz ise nöbet, konvulziyon veya halk arasında bilinen adıyla da havale olarak tanımlanmaktadır. Elektrik çarpması, aç kalma, ağır stres, yüksek ateş vb bir çok nedenle ortaya çıkan bu tarz nöbetlerden tüm insanların yüzde 4-5 inin yaşamları boyunca bir kez etkilendiği düşünülmektedir. Buna göre ülkemizde yaklaşık 4 milyon kişi farklı nedenlerle hayatında bir kez nöbet/havale geçirmektedir.
"TOPLUMUMUZDA 1 MİLYON CİVARINDA EPİLEPSİ HASTASI VAR"
Eğer beyindeki bu anormal elektriksel boşalımlar uyarıcı bir faktör olmadan tekrarlayak devam ederse o zaman epilepsiden veya halk arasından bilinen adıyla saradan söz edilmektedir. Epilepsi görülme sıklığının % 1 civarında olduğu bilinmektedir. Buna göre toplumumuzda 1 milyon civarında epileptik hasta bulunmakta olup yakın aile çevresini de ortalama 3 kişiden oluştuğunu düşünürsek takriben 4 milyon kişi epilepsi hastalığından birincil derecede etkilenmektedir.
"EPİLEPSİ KESİNLİKLE BULAŞICI DEĞİLDİR"
Bu kadar sık görülen bir hastalık olmasına, dolayısıyla hakkında yanlış bilgilenme olasığının az olması gerektiği düşünülmesine rağmen; epilepsinin bulaşıcı bir hastalık olduğu, epilepsi hastalığının zeka geriliği ile eş değer olduğu, epilepsinin tedavi edilemez bir hastalık olduğu gibi bir çok yanlış düşünce ile sık olarak karşılaşılmaktadır. Zeka problemi ile giden veya enfeksiyon ile seyreden bazı hastalıklara nöbetler eşlik veya bu hastalarda epilepsi olabilir. Ancak bu hastalarda epilepsi kesinlikle bulaşıcı değildir.
EPİLEPSİDE İLK MÜDAHALEYE DİKKAT!
Halk arasında sara hastalığı olarak da bilinen nörolojik bir rahatsızlık olan epilepsi, beynin elektriksel sistemindeki bir bozukluk olarak ifade ediliyor. Vücutta ani kasılmalar, kollarda ve bacaklarda kontrol edilemeyen sallantılar, şuur kaybı, seri şekilde baş sallama hareketi, sabit bir noktaya bakmak gibi belirtileri olan hastalığa karşı uzmanlar, Epilepsi Farkındalık Günü dolayısıyla bilgi verirken, nöbet anında hastalara nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda uyarıyor. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Çocuk Nöroloji Klinik Şefi Prof. Dr. İhsan Kafadar da Türkiye'de yaklaşık 1 milyon epilepsi hastası olduğunu ifade ederken, epilepsi krizi anında hastalara müdahalelerde yapılan yanlışları anlattı.
EPİLEPSİ KRİZİNDE HASTANIN BAŞININ ALTINA YASTIK VE GİYSİSİNİN GEVŞETİLMESİ GEREKİR
Yine doğru bilinen yanlışlar olarak; nöbet anında epileptik hastanın ağzının açılmaya çalışılması, hastanın ellerinin ve ayaklarının açılmaya çalışılması, hastaya soğan sarımsak koklatılması ve hastanın tokatlanmaya çalışılması sayılabilinir. Nöbet anında yapılabilecek ilk en önemli şey çevre emniyetinin sağlanarak nöbet geçiren hastanın kendisine zarar vermeyecek bir yerde bulunmasının sağlanmasıdır. Nöbet geçiren kişinin boynunu sıkacak bir giysisi varsa gevşetilmesi, hastanın kafasını vurmaması için başının altına yumuşak bir desteğin konması da eğer gerekli ise diğer yapılması gerekenlerdendir. Kesinlikle hastanın ağzını ve dişlerini açmak için uğraşılmamalıdır. Nöbet geçiren kişinin ağzına kaşık, tahta veya parmak sokmak gibi hastaya ve müdahele eden kişiye zarar verecek eylemlerden kaçınılmalıdır. Ayrıca kişinin ellerini açmak için güç sarfedilmemelidir. Eğer hastanın vücüt yapısı nöbet anında sağ veya sol yanına çevrilmeye müsade ediyor ise hasta bir yanına çevrilerek nöbetin geçmesi beklenmelidir. Eğer hastanın vücut yapısı veya nöbet tipi nedeniyle bir yanına çevrilmesi mümkün olmuyor ise nöbet sonrası yani kasılmalar bittikten sonra bir yanına çevrilmelidir. Bundan sonra yani kişinin nöbeti geçip vucudu gevşedikten sonra hastanın ağzının açılması ve bazı hastalarda nöbet sonrası olabilen kusmalara karşı dikkatli olunması gerekebilinir.
EPİLEPSİ İLAÇLA KONTROL ALTINAÜ ALINMAKTADIR
Günümüzde doğru bilinen yanlışlardan bir tanesi de epilepsi hastalığının tedavisinin olmadığıdır. 1857 de ilk bulunan epilepsi ilacı olan Brom u takiben sayıları giderek artan epilepsi ilaçları epilepsi tedavisi amacıyla kullanılmış olup günümüzde bu ilaçların sayısı otuz civarındadır. Günümüzde bu ilaçlar ile epileptik hastaların çok büyük bir kısmı tedavi edilebilmekte veya nöbetleri kontrol altına alınabilmektedir. Antiepileptik ilaçlar haricinde; ketojenik diyet, n.vagus stimülatörü, transkutanöz n.vagus stimülatörü veya epileptik cerrahide diğer tedavi yaklaşımlarıdır.
Dünya genelinde Epilepsi hastalığı hakkındaki ön yargıların kırılarak toplumun bilgilendirilmesi amacıyla her Şubat ayının ikinci Pazartesi Dünya Epilepsi Günü olarak ilan edilmiş olup bu günde tüm epilepsiyle ilgilenen sağlık çalışanları tarafından epilepsi ile ilgili ön yargıların kırılması ve doğru bilinen yanlışların düzeltilebilmesi amacıyla gayret gösterilmektedir