Reflünün, mide asidinin mideden yemek borusuna geçmesi olarak tanımlandığını söyleyen Prof. Dr. Nacaroğlu, şöyle dedi: "Çocuklarda tam adı Gastroösefageal reflü (GÖR). Bir sindirim sistemi bozukluğu olsa da belirtileri ve sonuçları bakımından, vücudumuzda sindirim sistemi dışındaki organ ve sistemleri de ciddi biçimde etkileyebilmekte hatta ani bebek ölümlerine dahi neden olabilmektedir."
Her kusmayı reflü olarak görmemek gerektiğini de belirten Prof. Dr. Nacaroğlu, "Çünkü kusma sağlıklı bebeklerde fizyolojik bir olaydır ve genellikle ilk 2 yaş içinde kendiliğinden düzelir. Sadece kusma semptomu bebeklerde reflü tanısı için yeterli değildir. Tekrarlayan kusmalar 3 aydan küçük bebeklerin yarısında, 4 aylık bebeklerin yüzde 23-66'sında, 12 aylık bebeklerin ise yüzde 5-10'unda gözlenir. Fakat kusmalar geçmez ve sıklığı artarsa ya da kilo alımı gerçekleşmez büyümeyi etkilerse gastroösefageal reflü (GÖR) belirtilerinden şüphelenmek mümkün olur" dedi.
BELİRTİLERİ AYNI
Prof. Dr. Nacaroğlu, reflü hastalığı olan bebeklerde yemek reddi, ağlama, huzursuzluk, bulantı, zorlu kusma, normal kilo alımının olmaması gibi şikayetlerin görülebildiğini belirterek, şunları söyledi, "Beslenme güçlüğünün en sık görülen nedeni reflü hastalığı ve besin alerjileri. Reflü de görülen, kabızlık, karın ağrısı, kolik, zayıf büyüme ve beslenme güçlükleri besin alerjilerinde de temel belirtilerdir. Hem besin alerjilerinde hem de reflü hastalığında klinik bulgular aynı olabilir."
BU BESİNLERDEN UZAK DURUN
Yemek borusunun, eozinofil hücrelerin artması ile iltihaplanabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Nacaroğlu, "Bu durumda çevresel alerjenler ve sebep olan besinlerden uzak durulmalıdır. Besin alerjilerinden sorumlu başlıca gıdalar inek sütü, yumurta, soya, kuru yemişler, yer fıstığı, buğday, balık, kabuklu deniz ürünleri olarak sıralayabiliriz. Reflü tanısı konulmuş bebeklerin birçoğunda tedaviye gerek duyulmaz. Ancak reflü şiddetli ve bebeğin büyümesini etkiliyorsa tedaviye başlanır. Ciddi reflüsü olan ve tedavi ile düzelmeyen bebeklerde besin alerjisi olduğu düşünülür ve mutlaka bir uzmana danışılması gerekir" diye konuştu.
EMZİREN ANNELER ÇOK KAFEİN TÜKETMEMELİ
Prof. Dr. Nacaroğlu, yetişkinlerde de olduğu gibi reflü tedavisine öncelikle yaşam şeklinde ve beslenmede değişiklik yapılarak başlanıldığını belirterek, şu tavsiyelerde bulundu:
Bebek ve çocukların az ve sık beslenmesi reflüyü azaltır.
Bebek ve çocukların, beslendikten sonra gazın çıkarılması ve hemen yatırılmaması.
Yatak başının yaklaşık 30-40 derece kadar kaldırılması faydalı olacaktır.
Emzik kullanımı mide boşalımını artırdığı için reflüyü azaltabilir.
Mama alan bebeklere antireflü mamalar verildiğinde reflü azalabilir.
Anne sütü alanlara kıvam artırıcı verilerek reflü azaltılabilir.
Yatış pozisyonu olarak yüzüstü yatışın sırtüstüne göre reflüyü azalttığı gözlemlenmiştir. Ancak ani bebek ölümüne yüzüstü yatış sebep olduğundan çok dikkatli olunmalıdır.
Yanında ya da bebeğin bulunduğu evde sigara içilmemelidir.
Anne sütü veren annelerin kafein ve çikolata gibi yiyecekleri çok tüketmemeleri gerekir.
TANI NASIL KONULUR?
Bebeklere reflü tanısının nasıl konulacağını ise Prof. Dr. Nacaroğlu şöyle anlattı:
Baryumlu grafi: Baryum içeren sıvı içirilir ve aralıklı röntgen çekilir. Bu yöntemle daha çok ağızdan başlayıp mideye kadar organlarda doğuştan bir anormallik olup olmadığı görülür.
Nükleer sintigrafi: Teknesyum 99 adı verilen nükleer bir maddeyle işaretlenmiş mama ya da sıvı içirilir. Mideden yemek borusuna kaçış olup olmadığı görülür.
PH monitörizasyonu: Bebeğin burnundan bir sonda sokularak yapılan bir tanı yöntemidir. Sondanın alt ucunda mikroelektrod bulunur. Sonda yemek borusunun alt ucuna yerleştirilir. Bu sonda bebekte 24 saat kalır. Bu yöntemle mideden geçen asitle yemek borusunun teması ve reflü süresi ölçülür.