Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe İnci Yıldırım, mor bebeği şöyle tanımladı: "Akciğere gitmesi gereken kanın azaldığı, kalpteki delik vasıtasıyla kanın ters yönden geçmemesi gereken yöne geçtiği durumlarda, bebekte morarma oluyor. Yani, kirli kan temiz kana karışır ve morarma oluşur. Bu bebeğin dilinde, ağzında morarma meydana getirir."
DİLDEKİ MORARMAYA DİKKAT
Annelerin genellikle bebeklerinin ağız kenarında olan morarma ile çocuk kardiyolaji uzmanına başvurduklarını söyleyen Prof. Dr. Yıldırım, şunlara dikkat çekti: "Anneler ağız kenarındaki morarmayı çok önemsemesinler. Asıl dildeki morarma bizim için sıkıntılıdır. Yeni doğan bebeklerde kontrollerimiz artık çok iyi. Bebeklerin hemen oksijen satürasyonuna bakılıyor. Ama bazen nadir durumlarda gözden kaçabiliyor. Oksijeni çok iyi olduğu durumlarda biz bebeği pembe gibi görebiliyoruz. Ailenin şu açıdan dikkat etmesi gerekiyor. Bebeğin dilinde morarma oluyorsa mutlaka çocuklarını en yakın hastaneye götürmeleri gerekir."
HIZLI NEFES ALIYORSA...
Prof. Dr. Yıldırım, doktor muayenelerinde bebeğin kalbi dinlendiğinde üfürüm tespit edilirse, bebeğin hemen çocuk kardiyolojisine yönlendirildiğini de belirterek, "Erken bebeklik döneminde bunlara mutlaka dikkat edilmesi gerekir. Bu üfürüm, bebeğin morarması olduğunu da gösterir. Eğer bir bebek hızlı nefes alıp veriyorsa, sık akciğer enfeksiyonu oluyorsa dikkat edilmeli" dedi.
ANNELER BEBEKLERİNİN KALBİNİ BÖYLE DİNLESİN
Annelerin bebeklerinin kalbini çok iyi dinleyebildiğinin de altını çizen Prof. Dr. Yıldırım, "Anneler, elini göğsünün üzerine koyduğu zaman bebeğin kalbi çok hızlı inip, çıkıyorsa 'elime çarpıyor' derler. Bebek elbette bir miktar çarpar, bize göre bebeklerin kalp hızları daha yüksektir. Ama çok fazla eline çarpıyorsa o normal değildir. Mutlaka bir hastaneye götürülmelidir. Belki gerçekten kalp hastası olabilir. Onun dışında morarma fark ediliyorsa ve en önemlisi ağızın içinde dilde morarma varsa bebeği acilen hastaneye götürmek gerekir" dedi.
KALPTEKİ DELİK, MOR BEBEĞİN SEBEBİ
MOR bebekteki bulguları da anlatan Prof. Dr. Yıldırım, şunları söyledi: "Bazılarında deliği kapatmak ve akciğere giden damarı rahatlatmak gerekir. Böylece akciğerinden temiz kan tekrar döndüğü zaman temiz kanın devam ettiği bölümden aorta, şah damar aracılığıyla tüm sisteme dağılır. Kalpteki delik, damarlardaki darlıklar, mor bebeğin sebebidir. Üfürümler bize her zaman kalp hastalığı olduğunu göstermez. Bazı üfürümler, masum üfürümlerdir. Kan damardan geçerken yaptığı titreşimleri, çocuk da çok ince yapılıysa kas dokusu yağ dokusu çok inceyse biz onun titreşimlerini duyabiliriz. Damara çarpan kanın sesini duyabiliriz. Bunlar müzikal vasıflıdır ve hafif şiddetlidir. Kalp deliğine bağlı üfürümler, damardaki darlığa bağlı üfürümler daha sert ve şiddetlidir. Onu bu şekilde ayırt ederiz. Eğer, sert vasıflıysa ya delikten ya da damardaki darlıktan kaynaklanıyordur."
NEDEN OLUR?
BEBEKLERDE kalp hastalıklarına neden olan etkenlerin bazılarını Prof. Dr. Yıldırım şöyle sıraladı:
Genetik nedenler.
Annenin gebeliğinde sigara ve alkol kullanması.
Mesleki olarak annenin kimyasallara maruz kalması.
Gebelikte annenin ilk üç ay içinde geçirdiği enfeksiyon gibi hastalıklar.
Beslenme yetersizlikleri.
400 GRAMLIK BEBEKLERE OPERASYON
KALPTEKİ delikleri
kapatmanın
yöntemlerini ise
Prof. Dr. Yıldırım,
şöyle anlattı:
"Ameliyatla da olabilir,
ameliyatsız da. Biz
bunları anjiyoda 'şemsiye'
yöntemi ile kapatıyoruz. Ya da
iki damar arasında açıklık olabilir.
Bebek doğduktan sonra ilk bir
hafta içinde kapanması gereken
yapıdadır. Bebek doğduktan sonra
damarları uygunsa, çok ciddi delikleri
bile doğar doğmaz kapatabiliriz.
Bu işlemi 400-500 gramlık prematüre
bebeklerde de yapabiliyoruz. 1
yaşından sonra da yapabiliriz. Her
durumda kapatırız. Çünkü açık kalırsa
kalpte iltihaplanmaya neden
olabilir. Delik çok küçük olur bazen.
Bunlara da sessiz kalp damarı diyoruz.
Onları çok kapatmaya gerek
yoktur. Bir de kulakçıklar arasında
delik var. Bu deliği anjiyo yöntemiyle
kapatmamız için çocuğun belli bir
yaşa,
belli bir kiloya
gelmesi gerekir.
Çünkü giriş
yolu olarak biz
kasıktaki toplar
damarı kullanıyoruz.
Kalbe bir
şemsiye gibi bir
cihaz yerleştirip, deliği
kapatırız. Bu kiloyu
da 16 kilonun üstü gibi
kabul ediyoruz. Eğer 16 kilo
değil ise ve çok ciddi kalp yetersizliği
yapıyorsa, anjiyo yöntemine
de uygun değilse, o zaman ameliyat
ediyoruz."