Antalya'da 44. Ulusal Radyoloji Kongresi gerçekleştirildi. Kongrenin Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Ayşenur Oktay, kongrenin ana temasını 'Radyolojik tanıda tuzaklar, ipuçları ve yenilikler ' olarak açıkladı. Kendi alanlarında deneyimli çok sayıda ulusal ve uluslararası bilim adamının katıldığı kongreye, yapay zeka konusu da damga vurdu. Ayrı bir oturumda birkaç hastanedeki yapay zeka deneyimleri paylaşıldı ve bilişim grubu tarafından bu konuda atölye çalışmaları düzenlendi.
MUAYENE YÖNTEMİ OLMAMALI
Hastalıkların taramasında, tanısında ve tedavisinde radyolojik görüntülemenin kaçınılmaz olduğuna söyleyen Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Can Çevikol ise hastaların uygun tedaviye ulaşabilmeleri için radyolojik görüntüleme yöntemlerinin standartlara uygun olması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'de radyolojik incelemelere talebin gittikçe arttığını belirten Prof. Dr. Çevikol, "Radyolojik inceleme adeta bir muayene yöntemi olarak kullanılıyor. Bunu temel sorun olarak görmekteyiz. Uygun olarak gerekçelendirilmemiş tetkiklerin yapılması, tetkik yoğunluğunun beraberinde radyolojik inceleme kalitesinde düşüşü de getiriyor" dedi.
SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR
Radyolojik incelemelerde giderek artan talebi karşılamanın güçleştiğini belirten Prof. Dr. Çevikol, "Niceliğe odaklanmış yaklaşımlar ve uygun gerekçelendirme yapılmadan gerçekleştirilen iyonizan radyasyon içeren görüntülemeler, toplumun kümülatif radyasyon doz miktarını ve dolayısı ile kanser riskini artırarak halk sağlığını tehdit etmektedir" diye konuştu.
BAKANLIK İLE ÇALIŞABİLİRİZ
Prof. Dr. Çevikol çekilen tetkiklerin sayısının orantısız bir şekilde artmasıyla ilgili Sağlık Bakanlığı otoriteleriyle birlikte çalışmaya hazır olduklarını söyleyerek "Bu konuda birlikte bir formül bulabiliriz. Bakanlık ile hareket etmeye ve görev almaya hazırız" dedi.
YAPAY ZEKA, HEKİMSİZ BİR ŞEY İFADE ETMİYOR!
TÜRK Radyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. İhsan Şebnem Örgüç de yapay zeka teknolojilerinin pek çok meslek grubunda radikal değişikliklere yol açtığına dikkat çekerek, şöyle dedi: "Sağlık sektörü ve görüntüleme de bu süreçte dönüşüyor. Bu değişimi olumlu yönde kullanabilirsek büyük bir yardımcı kazanacağımız aşikardır. Ancak karar verme ve hastayı doğru yönlendirme sorumluluğu kuşkusuz meslekte yetkinliğini kazanmış hekimlerdedir. Örnek verecek olursam; meme kanseri vakalarında bilgisayar destekli programlarla çalışıyoruz. Başlangıçta bu programda bilgisayar 'Şurada bir şey olabilir' diye bize renklendirme yapıyordu. Ancak yapay zeka sonrasında kişiyi devre dışı bırakarak sadece filmi, görüntüyü, bilgisayara yüklüyor ve bize sistem hangi noktada anormal bir nokta varsa orayı işaretliyor ve oranın kanser olma olasılığını belirtiyor. Ama neyi yapamıyor? Mamografi üzerinden örnek vereyim.. Memede koskocaman bir kitle var diyelim. O kitleyi yapay zeka sistemi görmüyor çünkü onu memenin kendisi zannediyor. Yapamadığı başka bir şey daha var. Bugün çektiğim filmde bir kitle gördü. Halbuki o kitle kadının memesinde on senedir hiç değişmiyor ve ona zarar vermeyecek bir kitle. Dolayısıyla onun orada durmasını hiç sakınca yok. Ama o ne diyor? 'Burada bir şey var. Bunu mutlaka çıkartmalısınız.'
TEK BAŞINA TANI KOYAMAZ
Yapay zekanın burada 'var' dediğinin hekim tarafından mutlaka denetlenmesi lazım. Yani hekim olmadan yapay zeka pek bir şey ifade etmiyor. Tek başına tanı koyan bir sistem değil. Öyle algılanmasın."