Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Doç. Dr. Arzu Karaman Koç, horlamanın tedavisi ve teşhis sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Koç, öncelikle horlamayı şöyle tanımladı: "Uyku esnasında solunum yollarında gerçekleşen daralmaya bağlı olarak hava akımının engellenmesi neticesinde ortaya çıkan tıbbi bir durumdur. Genellikle boğuk ve yüksek solunum sesleriyle kendini dışa vuran bu yaygın durum, kişinin ve çevresinin yaşamını son derece olumsuz yönde etkiliyor. Horlamanın kronik bir duruma dönüşmesi, kişi için ciddi sağlık sorunlarının işareti olabilir."
UYKU APNESİ HABERCİSİ
Horlamanın uyku apnesinin habercisi olabileceğini de belirten Doç. Dr. Koç, "Üst solunum yollarında gerçekleşen yumuşak doku titreşimleri, horlama sorununu kaçınılmaz kılar. Söz konusu titreşimlerin arkasında yatan ana neden, havanın görece dar bir alandan geçmeye çalışmasıdır. Yetişkinler kadar olmasa da bebeklerde ve çocuklarda da görülebilen horlama, çoğu zaman uykunun daha hafif olan evrelerinde ortaya çıkar. Horlamanın şiddeti, süresi ya da sıklığı, herkeste birbirinden farklı düzeylerde olabilir. Genel olarak horlama vakaları olağan karşılanır ve ciddi sağlık sorunlarına işaret etmez. Fakat şiddeti ve sıklığı oldukça yüksek olan horlama vakaları, başta uyku apnesi olmak kaydıyla pek çok solunum sorununun bir habercisi olabilir" dedi.
HAFTADA 4-5 KEZ OLURSA ÖNEMLİ
Horlamanın, özellikle sigara tüketiminin yoğunlaştığı günlerin gecesinde üst hava yollarında gerçekleşen daralmalar ile görülebildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Koç, "Bu durum, hava akışını zorlaştıracağı için horlama vakalarının ortaya çıkması doğaldır. Söz konusu olgular, genellikle haftada 1-2 günle sınırlı olduğu sürece endişe verici bir durumu beraberinde getirmez. Fakat haftanın en az 4-5 günü uzun saatler boyunca horlamanın devam etmesi, uyku bozukluğu rahatsızlıklarının açık bir göstergesidir" dedi.
UYKU TESTİ YAPILIR
DOÇ
. Dr. Koç, horlama vakalarının teşhis ve tedavi süreçlerinde birçok yöntemden yararlanıldığına dikkat çekerek, "Horlama şikâyetiyle uzman hekime başvurulduğu zaman horlamanın düzeyi, kişinin sağlık geçmişi ve yaşam tarzına ilişkin detaylar saptanır. Genel olarak ilk aşamada hastanın ne sıklıkla horladığı, horlama sesinin ne düzeyde olduğu ve gün içinde kendini yorgun hissedip hissetmediği öğrenilir. Eğer çok daha ciddi bir uyku bozukluğundan şüphe ediliyorsa hekim, polisomnografi adı verilen uyku testine öncelik verebilir. Uyku testinde kişinin beyin dalgası aktiviteleri, nefes alma ve nefes durmaları, oksijen düzeyi, kalp atış hızı, uyku esnasında gerçekleştirdiği hareketler ve uyku döngüleri analiz edilir. Ameliyatsız horlama tedavileri; yaşam tarzında ciddi değişiklikler, ilaçlar, oral aparatlar ve burun şeritleri gibi unsurları içinde barındırır" dedi.
CERRAHİ ÇÖZÜMLER GEREKEBİLİR
Bunun yanında şiddet düzeyi yüksek olan horlama vakalarında cerrahi çözümlere yönelmek gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Koç, "Bu tip ameliyatlarda temel amaç, fazla olan dokuyu ufaltmak/ çıkarmak ve böylece hava akışını rahatlatmaktır. Septoplasti, konka küçültme, UPPP (Uvulopalatofaringoplasti), adenoidektomi, tonsillektomi, dil kökü küçültme ve supraglottoplasti sık tercih edilen cerrahi yöntemler arasındadır" dedi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
HORLAMAYLA beraber oluşan belirtilerin, kimi hastalıkların erken dönemde keşfedilmesine yardımcı olabildiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Koç, "Uyku esnasında şahit olunan solunum duraklamaları, gündüz saatlerinde aşırı şekilde uykulu olma hali, konsantrasyonda zorlanma, sabah saatlerinde şiddetli baş ağrısı, uyanma sırasında boğazda ağrı hissi, yüksek tansiyon, huzursuz uyku hali, göğüs ağrısı, çocuklarda davranış ve odaklanma problemleri, konuşma bozuklukları ve ağız kuruluğu hissine sebep olabilir" dedi.
ALKOL VE SİGARA RİSK FAKTÖRÜ
HORLAMA tedavisinde nedenlerin somut olarak saptanabilmesinin kritik bir rol oynadığı söyleyen Doç. Dr. Koç, "Horlamada genel olarak genetik faktörlerden hormonal değişimlere, burun içi problemlerden obezite rahatsızlıklarına kadar birçok nedenden söz etmek mümkündür. Hava yolundaki daralmanın artması, hava akışının da sertleşmesine neden olur. Bu durum, doku titreşimini ve horlamanın yarattığı etkiyi yükseltir. Tüm bunların yanında hamilelik, yaşlılık, yoğun şekilde alkol ya da sigara kullanımı ve burun tıkanıklığına yol açan alerjiler diğer risk faktörleri arasında yer alır" dedi.
YATAK BAŞINI YÜKSELTMEK FAYDA SAĞLAR
KİMİ uyku pozisyonlarının, kişinin gece boyunca normalden çok daha gürültülü bir şekilde horlamasına yol açtığını söyleyen Doç. Dr. Koç, "Söz konusu durum bilhassa sırt üstü uyumayı benimseyen kişilerde gözlemlenir. Sırt üstü yatılması durumunda dil kökü aşağı kayar ve nefes yolunu daraltır. Doğru pozisyonda uyumak, kişinin hem daha az horlamasını hem de çok daha verimli bir şekilde nefes alabilmesini sağlar. Yan uyumak, horlamanın etkisini ve yoğunluğunu görece düşüren bir unsurdur. Uyku pozisyonunu ayarlamakta zorluk çeken kişiler, yan uyumaya zorlayan duruş alarmlarından, yatak tamponlarından, yatak başını yükselten ayarlanabilir yataklardan faydalanabilir" dedi.