İstanbul'da bir vakıf üniversitesinin Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alp Gürkan, 3-9 Kasım Organ Bağışı ve Nakli Haftası'nda, organ bağışı hakkında tüm merak edilenleri anlattı. Yüzlerce organ nakline imza atan Prof. Dr. Gürkan'ın kendisi de 3 yıl önce ilik nakli oldu. Prof. Dr. Gürkan Türkkök'ten aldığı ilikle hayata döndü. Prof. Dr. Gürkan, "Böbrek nakli sadece hayat kalitesini düzeltmekle kalmaz, yaşam ömrünü de en az 2.5 kat daha uzatır. Karaciğer veya kalp gibi organ yetmezliği hastalarının ise diyaliz gibi bir yardımcı tedavi yöntemi de yoktur. O hastalar yaşamak için organ nakline muhtaçtır" dedi.
28 BİN KİŞİ ORGAN BEKLİYOR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre; ülkemizde 28 bin kişinin organ bağışı beklediğini söyleyen Prof. Dr. Gürkan, "Kalp ve karaciğer bekleyen hasta sayısı 2 bin 500. Böbrek nakline uygun olup da organ nakline ulaşamayan veya çıkmaz diye uğraşmak istemeyen bazı hastaların olduğunu düşünüyorum. Batı ülkelerinin tersine, ülkemizde böbrek nakillerinin yüzde 80'i canlı vericilerden, yüzde 20'si beyin ölümü sonrası bağışlanan organlardan yapılmaktadır. 2022 yılında 3 bin 345'i (yüzde 92) canlı vericili olmak üzere 3 bin 621 böbrek, bin 479'u (yüzde 91) canlı vericili olmak üzere bin 610 karaciğer nakli yapılmıştır. Yapılan diğer solid organ nakilleriyle bu sayı 5 bin 269'a ancak ulaşmaktadır" dedi. Ülkemizde yılda yaklaşık 5 binin biraz üzerinde organ nakli ameliyatı yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Gürkan, şöyle dedi: "Organ bulamadıkları için ölen insanları düşündükçe organ bağışının önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Ülkemizde organ bulamadığı için her yıl 7-8 bin insanımız hayatını kaybetmektedir. Ancak, beyin ölümü sonrası bağışlanan organlarla yapılan nakillerin sayısı oldukça düşüktür. Son yıllarda bu sayıda artış olmasına rağmen hâlâ Batı ülkelerinin çok gerisindeyiz. Organ bağışında Avrupa Birliği ülkeleri ortalaması milyon nüfus başına 25 iken ülkemizde bu sayı Sağlık Bakanlığı'nın son yıllarda yaptığı çabalar sonucu maalesef ancak 4.5'e yükselmiştir."
EN AZ 5 CANA, CAN OLUYORLAR
Beyin ölümü gelişen kişilere yapılan organ bağışı sonrası gerçekleştirilen ameliyatlarda çok özenli olduklarını söyleyen Prof. Dr. Gürkan,"Onlara çok saygılı davranıyor, çok özenli ameliyat yapıyoruz. Onlara bir zarar vermemiz söz konusu değildir. Bu bağışla en az 5 kişiye yeniden hayat verilmektedir" dedi.
AİLE SEVGİSİ ÖNE ÇIKIYOR
ORGAN bağışının büyük bir fedakârlık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gürkan, şunları söyledi: "Her ne kadar tek böbrekle kalmanın verici için hiçbir sakıncası olmasa da, bu işlem gerek psikolojik gerekse de fizyolojik olarak büyük bir fedakârlık gerektirmektedir. Verici ameliyatı da, vericiye hiçbir zararımız olmaması ilkesine bağlı olarak biz cerrahlar için de stresli bir ameliyattır."
AİLE ONAYI ŞART
"Bence en önemli ve en kolay çözülebilecek basamak aile onayının alınması" diyen Prof. Dr. Gürkan, şunları söyledi: "2022 yılında 2 bine yaklaşan beyin ölümü bildirimine karşın 289 aile organ bağışına izin vermiş. Bu yüzde 17'lik bir orana karşılık gelmektedir. Batı ülkelerinde bu oran yüzde 60'lara çıkmaktadır. Organ nakli koordinatörlerinin karşılaştığı en büyük problem, ölen kişinin daha hayatta iken bu konuyu düşünmemiş olması ve bu konudaki beyanını aile fertleriyle paylaşmamasıdır. Ümitle bekleyen bir sürü insanı unutmayın."
DOKTORLAR BEYİN ÖLÜMÜ TANISI KOYMAYA KORKUYORLAR
Öncelikle
bu süreçte nerelerde sorun olduğunu anlamamız gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Gürkan, "Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 40 bin civarında yoğun bakım yatağı vardır. Batı ülkeleri standartlarına göre yoğun bakım yatağı başına yılda 1 beyin ölümü bildirimi olması gerekir. Maalesef 2022 yılında ancak bin 711 beyin ölümü bildirimi olmuştur. Bu kadar az olmasının nedeni beyin ölümü tanısının konamamasıdır. Beyin ölümü tanısı konamamasının altında ise tanı koymadaki tereddütler ve korkular vardır. Özellikle ülkemizin doğu ve kırsal bölgelerinde hasta yakınlarından ürken hekimler, tanı koymakta zorlanmaktadır" dedi.