Türk Hematoloji Derneği'nce, Antalya'da yapılan 49. Ulusal Hematoloji Kongresi'nde konuşan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, birçok tedavi alanında olduğu gibi hematolojide de hedefe yönelik ve bağışıklık sistemi üzerinden etkisini gösteren (İmmunoterapi, hücresel tedaviler) tedavilerin ön plana çıktığını söyledi.
EN YENİ YÖNTEMLER
Özellikle CAR-T hücre tedavilerinin ileri biyoteknolojik ürünler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ar, teknolojik alt yapı ihtiyacı ve maliyetli olmaları nedeniyle temininde sorun yaşanabildiğini dile getirerek, şöyle dedi: "Türk Hematoloji Derneği Hücre ve Gen Tedavileri Bilimsel Alt Komitesi bir toplantılar dizisi başlatmıştır. Söz konusu toplantıların temel amacı, üniversitelerde hücresel tedavilerle uğraşan temel bilimcileri, bu tedavileri kullanan klinisyenleri, üretici konumundaki ilaç sektörünü, düzenleyici roller nedeniyle Sağlık Bakanlığı ve geri ödeme kurumunu bir araya getirerek hücresel tedavilerin uluslararası standartlara uygun bir şekilde üretilebilmesi için gereken zemini oluşturmaktır. Yurt dışında çeşitli ülkelerin hücresel tedavilerini kendi hastalarına nasıl ulaştırdıklarına dair deneyimleri öğrenmek için bu konuda çalışan yabancı araştırmacılar ve sektör temsilcileri de toplantılara davet edilmiştir. Hedefimiz bu toplantı dizisi sonunda araştırmacılar, hekimler, sağlık otoritesi ve endüstrinin işbirliği ile bir uzlaşı ve yol haritası çıkarılmasıdır. Bu şekilde yeni tedavilerin ülkemizde uluslararası standartlarda ve en uygun maliyette üretilmesi ve hasta erişiminin sağlanması kolaylaşacaktır."
ÇOK ÖNEMLİ BİR GELİŞME
Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Reyhan Küçükkaya da hematolojik kanserlerin oluşumunu ve hücresel tedavilerin nasıl başarılı sonuçlar yarattığını şöyle açıkladı: "Kanser, kök hücrede gelişen bir mutasyonla oluşuyor. Bu mutasyon kök hücrenin anormal çoğalmasını sağlıyor. Topluluk oluşturarak, hücreleri ve organları yıkmaya başlıyor. Normalde bağışıklık sisteminin bu anormal hücreleri tanıyıp, hemen yok etmesi lazım. Eğer bağışıklık hücrelerimiz kanserli dokuyu tanıyamazsa kanser hastalığı gelişiyor. Yoksa normalde vücudumuzda binlerce kanser olabilecek hücre oluşuyor. Ama onları bağışıklık sistemimiz yok ediyor. Hematolojik kanserlerde standart tedavide kullanacağımız ilaçlar belli. Biz bu ilaçları kullanmaya başlıyoruz. Bu hastalarda standart tedavide birkaç basamak tedaviden sonra artık elimizde başka bir şey kalmıyor. Bu hücresel tedavilerde insanın bağışıklık hücreleri kanseri tanıyacak şekilde değiştiriliyor. Genetik olarak gen teknolojileri sayesinde ve kişiye tekrar geri verilerek, kanseriyle kendi başına savaşması sağlanıyor. Bu çok önemli bir gelişme. Bununla özellikle tamamen tedavi edemeyeceğimiz, elimizin kolumuzun bağlı olduğu, ölümüne tanık olduğumuz hastalarda çok başarılı sonuçlar elde etmek mümkün. Hücresel tedavi bize bu avantajı sağlıyor."
SONUÇLAR YÜZ GÜLDÜRÜYOR
BU konuda çalışacak uzmanlara, özel laboratuvarlara ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Küçükkaya "Bu teknoloji gerektiriyor ve oldukça pahalı bir teknoloji. Amacımız Türkiye'de bu teknolojinin geliştirilmesine, sağlık otoritesinin merkezler oluşturmasına katkıda bulunmak. Türkiye'de bu konuda çalışan özelde iki merkez var. Sonuçları yüz güldürücü olma yolunda" dedi.
GENETİK TANISAL TESTLER HAYAT KURTARIYOR
PROF. Dr. Küçükkaya, genetik tanısal testlerin önemi hakkında da şunları söyledi: "Genetik yapımızda anne ve babadan gelen bazı farklı kombinasyonlar, genetik hastalıklarına neden olmaktadır. Hematolojiyi ilgilendiren genetik hastalıkların çoğu, hayatın ilk yıllarında bulgularını vermektedir. Az bir kısmı ise daha ileri yaşlarda tanınabilir hale gelmektedir. Temel olarak tüm hücrelerimizde aynı genetik yapıyı taşıyor olmamıza rağmen, yaşamımız süresince maruz kaldığımız dış etkiler nedeniyle bazı hücrelerimizde genetik materyalde değişiklikler oluşabilmektedir. Mutasyon adını verdiğimiz bu değişimlerin çoğu hücrenin metabolizmasını olumsuz etkilediğinden yavru hücrelere aktarılamaz. Ancak bir kısmı hücrenin daha farklı davranmasına, daha uzun yaşamasına veya hızla çoğalmasına olanak tanır. Hızla mutasyonlu yavru hücrelerin gelişmesiyle yeni bir topluluk oluşur. Normalde bağışıklık hücrelerimizin bu anormal hücreleri tanıyıp yok etmeleri beklenir. Eğer bağışıklık hücrelerimiz bu yeni toplulukları yabancı olarak algılayamazsa 'kanserli dokular' gelişir. Yeni gelişen kanserli dokuların bir kısmı, bulundukları organlara veya kişiye bir zarar vermeden yavaş bir büyüme seyrini takip ederler. Yüksek dereceli lenf kanserleri ve akut lösemilerde seyir çok hızlıdır, hemen tanı konup tedavinin başlanması çok önemlidir. Günümüzde kan hücrelerinin hangi mutasyonlarla 'doğru yoldan ayrılıp kanserli yola girdiğini' anlamak çok önemlidir. Çünkü özel mutasyon tiplerine göre yeni ilaçlar geliştirilmiştir ve bu ilaçların standart tedaviye eklenmesiyle çok daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir."