Tüm dünyada 50'den fazla ülkede saptanan Covid-19 Omicron ailesinin son mutant virüsü "Eris" varyantı İngiltere, Fransa'dan sonra diğer Avrupa ülkelerinde de yayılmaya başladı. Son olarak da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Eris varyantının ülkemizde 9 kişide tespit edildiğini açıkladı.
BULAŞMA ORANI YÜKSEK
Bir vakıf üniversitesinin Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Şevket Özkaya, bu yeni varyantta en sık rastlanan şikâyetin Covid-19'un ilk zamanlarında da görülen tat ve koku kaybı olduğuna işaret etti.
Bu yeni varyantın bulaşıcılık oranının yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Özkaya, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bazı ülkelerde Covid-19'a bağlı salgın nedeniyle hastaneye yatış, yoğun bakıma kabul ve ölümlerle ilişkin raporlardaki artışlara dikkat çektiğini belirtti.
Prof. Dr. Özkaya, "DSÖ, Covid-19'un başta Eris (EG.5.1) gibi varyantların riskini değerlendirebilmesi için ülkelerden gelecek raporların önemine işaret ediyor. Tüm ülkeleri hayat kurtarmak ve uzun süreli Covid-19 yükünü önlemek için mevcut tavsiyelere ve önlemlere uymaya çağırıyor" dedi.
KRİTİK HASTA YOK, BU SEVİNDİRİCİ
Türkiye'deki durumu da değerlendiren Prof. Dr. Özkaya, "Yeni akciğer tutulumu görülen vakaların olmasına rağmen ağır ve kritik hastamızın olmaması sevindirici. Ancak okulların açılması ve yurt dışı seyahat hareketliliğinin artmasının yanı sıra hava sıcaklıklarının azalması ile önümüzdeki günlerde vakalarda artış olacağını tahmin ediyoruz" diye konuştu.
HASTALIKLAR AŞIDAN DEĞİL COVID-19'UN VERDİĞİ HASARDAN
Pandemi sonrası en büyük tartışmanın, aşılar konusunda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özkaya, bugün toplumun büyük kesiminin başlarına gelen her hastalığı aşılara bağladığını ifade ederek, şunları söyledi: "Böyle bir durum söz konusu değil. Geriye baktığımızda 3 yıllık pandemide Covid-19 geçirenlerin büyük kısmında hastalık sonrası fiziksel ve psikolojik anlamda ciddi sorunlar yaşandı. Hastaların birçoğunda yaşlanma ve yıpranma etkileri görülüyor. Halen süregelen şikayetlerden mustaripler. Aşılar o dönemde hayatta kalmamızı sağlayan tek bilimsel gerçekti. Sonuç olarak bugünkü hastalıklarımız aşılardan değil Covid-19'un vücudumuza verdiği hasarlardan kaynaklanıyor."
GÜVENLE TURKOVAC AŞIMIZI OLABİLİRSİNİZ
"Aşılar hayat kurtardı" diyen Dr. Özkaya, şunları söyledi: "Sağlık Bakanlığımızın önderliğinde Sinovac yani Çin aşısı ilk gelen aşı idi ve en riskli grup olan sağlık çalışanlarının hepsi bu aşıyı oldu. Alman aşısı Biontech ise test sonuçlarına göre koruyuculuk oranı daha fazla aşı idi. Toplumumuz kolayca ulaşabildi. Sonra yerli aşımız Turkovac geliştirildi ve kullanıma sunuldu. Koruyuculuk oranları daha düşük görünse de bugün geriye baktığımızda yeni bir salgın tehlikesi altında tekrar aşı olmak gerektiğinde güvenle inaktif yerli aşımızı olabileceğimizi düşünüyorum."
SAĞLIK BAKANLIĞI BAŞARILI, ENDİŞEYE GEREK YOK
Covid-19 aşılarını değerlendiren Prof. Dr. Özkaya, şunlara dikkat çekti: "Bizim toplumumuz için inaktif Sinovac ve Turkovac aşısı ile en çok tartışılan mRNA aşısı Biontech aşıları arasında ağır hastalık geçirme ve ölümden koruma açısından fark olmadığını görüyoruz. Ayrıca geriye dönüp baktığımızda; Sağlık Bakanlığımız bu salgında belki tüm dünyadaki en başarılı kurumların başında geliyor ve toplumda en az hasarla salgını atlatmamızı sağladılar diyebiliriz. Bundan sonra da Sağlık Bakanlığımızın önerileri en büyük güvencemiz olacağı için yeni bir varyant ile vakalar artarsa toplumun endişe etmesine gerek yoktur."