Öğrenciler uzun bir yaz tatili sonrası yeniden eğitim ve öğretim hayatlarına devam edecek. Bazı öğrenciler ise ilk defa okullu oldu. Yaz tatili boyunca çocukların okul döneminde gerçekleştirdikleri tüm rutinleri değişti. Erken yatıp erken uyanmak, ödevlerin takibi, arkadaş ilişkilerini yürütmek, öğretmenlerle iletişim, kılık kıyafet düzeni gibi... Şimdi sorumluluklarına tekrar adapte olmaya çalışacaklar. Bu sebeple okula uyum çoğu öğrenci için zorlayıcı olabiliyor. Bu süreçte farklı yaş gruplarında farklı süreçlerin yaşandığını söyleyen Çocuk ve Ergen Psikoloğu Gamze Gülsoy, anaokulu ve birinci sınıf öğrencilerinin okula ilk kez başlamaları nedeniyle daha fazla zorlanabileceklerine dikkat çekti. Psikolog Gülsoy, "Ebeveynden ayrılmak, uzun saatler ev dışında olmak, ödev yapmak ilk defa öğrenci olacak çocuklar için alışması zaman alan bir durum olabiliyor" dedi.
HER ÇOCUK FARKLI
Adaptasyon sürecinin her çocuk için farklı süreçleri olduğunu söyleyen Psikolog Gülsoy, "Okulların açılması ile birlikte ilk aylar biraz daha zorlanmalar görebiliyoruz. İlk birkaç ay sonunda halen uyum sorunu yaşayan öğrenciler için bu durum bir sorun olarak değerlendirilebilir. Okula adaptasyon sürecinde küçük yaştaki çocukların daha fazla sorun yaşadığı düşünülebilir. Ancak, ergenler de okula uyum konusunda fazlaca zorlanabiliyor.
Okul reddi tam da ergen yaşlarda karşımıza çıkıyor. Okuldan kaçma, sorumlulukları kasten yerine getirmeme, öfke patlamaları, arkadaş ve öğretmen sorunları da okula uyumda zorlanma olarak değerlendirilebilir" dedi.
Okula adaptasyon sürecinde sabırlı olmak gerektiğini belirten Psikolog Gülsoy, şöyle devam etti:
"Öğrenciler gibi ailelerin de yeniden bu rutinlere alışması zor olabilir. Bu nedenle birkaç ay bekledikten sonra okula uyumda zorlanan, okulu reddeden, alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme, öfke patlamaları, ağlama krizleri yaşayan çocuklarda uzman desteğine mutlaka başvurulması gerekiyor."
ANNE-BABALARA NOTLAR
Uzman Klinik Psikolog Müge Leblebicioğlu Arslan ise birinci sınıfa başlayan çocukların okula uyum sürecinde ebeveynlerin neler yapması gerektiğini şöyle sıraladı:
Duygular bulaşıcıdır; duygularınız çocuğunuza doğrudan bulaşır. Çocuğunun okula başlamasıyla ilgili kaygı ve korku gibi duygular yaşayan ebeveynler, bu duyguları çocuklarına da aktarabilirler. Bu noktada ebeveynin kendi duygusuna yönelik destek alması önerilir.
Belirsizlik yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kaygı uyandırır. Soyut düşüncesi gelişmekte olan çocuğunuza okul sürecini somutlaştırarak gelişimine uygun bir dille anlatın. Örneğin; okulun nasıl bir yer olduğu, kaçta okula gideceği, onu kimin, nasıl ve nereden alacağı, orada kimler olacağı ve ne yapacakları konusunda sade anlaşılır bir dille bilgilendirin.
Çocuğunuz okula başlamadan birlikte gideceği okulu gezin, sınıfını, kantini okulun tuvaletlerini ona gösterin, öğretmeniyle tanıştırın.
Çocuğunuz kaygı ve korku gibi olumsuz duyguları yetişkinler kadar doğrudan aktaramayabilir. Örneğin karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi belirtiler çocuğunuzda gözlemliyorsanız duygularını ifade edilmesi için oyun yolu ya da resim yoluyla alan açın ve gerekli durumlarda uzmandan destek alın.
Abartıya kaçmadan kendi çocukluk deneyimlerinizden korku ve kaygılarınızdan bahsedebilir ve duyguları normalleştirebilirsiniz.
Ebeveynlerin eleştirel baskıcı tutumları çocuğun benlik algısında zedeleyici bir etki oluşturabilir. Örneğin; 'Böyle bir çocuk olmaya devam edersen okulda hiç arkadaşın olmaz' , 'Yaramaz çocukları öğretmenler sevmez' gibi sözler söylemeyin.