Kapalı by-pass yöntemini Türkiye'de en çok uygulayan az sayıdaki hekimden biri olan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ergun Demirsoy, son dönemde neredeyse tüm branşlarda yaygınlaşan, küçük bir kesiden yapılan ameliyat yöntemlerine değindi. Prof. Dr. Demirsoy, "Dünyada artık en çok konuşulan konu açık ameliyatların yerini alan kapalı ameliyatlar. Ben 3 yıldır ülkemizde kalp ameliyatlarında göğüs kafesini açmadan 'Kapalı by-pass' veya 'Minimal invaziv by-pass' gibi isimlerle anılan yöntemi kullanıyorum" dedi.
ÜLKEMİZDE HER YIL 300 BİN KİŞİ KALP KRİZİ GEÇİRİYOR
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, dünyada en yaygın ölüm sebebinin kalp ve damar hastalıkları olarak gösterildiğini söyleyen Prof. Dr. Demirsoy, şunları söyledi: "Dünyada yılda yaklaşık 18 milyon kişi hayatını kaybediyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçiriyor. Ve bunun üçte biri yani 100 bini yaşamını yitiriyor. Türkiye'de ölüm nedenleri arasında yüzde 40 ile kalp hastalıkları ilk sırada yer alıyor. Ülkemizde 300'ün üzerinde kalp merkezinde her yıl yaklaşık 80 bin açık kalp ameliyatı yapılıyor. Ancak açık kalp ameliyatı ile by-pass ameliyatı olan hastaların en büyük problemleri göğüs kemiğinin kesilmesinden kaynaklanıyor. Klasik metotla (göğüs kemiği kesilerek) yapılan ameliyatlardan sonra hastaların günlük yaşamlarına dönmesi minimum 1.5-2 ayı buluyor. Biz göğüs kafesini açmadan 'kapalı by-pass' yöntemini uyguluyoruz." Kapalı by-pass'ın avantajlarını da anlatan Prof. Dr. Demirsoy, şöyle devam etti: "Hastanın ameliyat sonrası herhangi bir kemiği kesilmediği için çok az ağrısı oluyor. Yoğun bakımda ve hastanede kalma süresi çok daha kısa olup hastalar, çoğunlukla 4'üncü gün evlerine rahatlıkla gidebiliyor. Kesinin çok küçük olması (6-8 cm) kozmetik açıdan hastaları çok memnun ediyor ve birkaç ay sonra bu hastaların 'mini by-pass' ameliyatı olduğunu anlamak çok zor oluyor. Bacaktan ve koldan damar kullanılacağı zaman 1 cm kesiden bütün damar kesi yapmadan kamera ile endoskopik olarak çıkartılabiliyor."
HASTALARIN HASTANEDE KALMA SÜRESİ AZALIYOR
PROF
. Dr. Demirsoy, 'Kapalı by-pass' yani 'Minimal invaziv by-pass' yönteminin avantajlarını ise şöyle sıraladı:
Hastanın göğüs kafesi kesilmediği için çok az ağrısı oluyor.
Çok küçük bir kesiden ameliyat yapıldığı için ameliyatta ve sonrasında çok az kan kullanılıyor.
Yoğun bakımda ve hastanede kalma süresi kısalıyor. Hastalar ameliyattan sonra 4'üncü gün evlerine gidebiliyor.
Bu operasyondan sonra hastalar, işlerine çok daha erken dönebiliyor.
Hastalar ameliyat sonrası her tür pozisyonda uyuyup, 15 gün içinde araba kullanabiliyor. Oysa açık kalp ameliyatlarında hastalara belli bir zaman sırt üstü yatmaları öneriliyor. Araba kullanmaları için ise 1.5 ay kadar beklemeleri gerekiyor.
Kesinin çok küçük olması (6-8 cm) kozmetik açıdan hastaları çok memnun ediyor.
Ameliyat 6-8 cm'lik bir kesi ile kaburgalar arasından girilerek gerçekleştiriliyor.
Bacaktan damar kullanılacağı durumlarda bacağa kesi yapmadan kamera ile tüm bacak damarı endoskopik olarak çıkartılabiliyor.
TÜM DAMARLAR DEĞİŞTİRİLEBİLİYOR
KAPALI by-pass ameliyatlarında da tüm damarların değiştirilebildiğini belirten Prof. Dr. Demirsoy "Göğüs kafesini açmadan 3 yıldır ülkemizde kapalı by-pass ameliyatlarını yapıyoruz. By-pass ameliyatı uygulanacak her hastayı bu kapalı metotla ameliyat edip tüm damarlarını değiştirebiliyoruz" dedi.
AÇIK BY-PASS'TA GÜNLÜK YAŞAMA 2 AY SONRA DÖNÜLÜYOR
AÇIK by-pass ameliyatı olan hastaların, göğüs kemiğinin kesilmesinden dolayı ameliyat sonrasında, hareket ederken veya öksürürken ağrı çektiğini belirten Prof. Dr. Demirsoy "Ameliyattan sonra göğüs kemiğinin tamamen kaynaması yaklaşık 1.5 ayı buluyor. Bazen hastalar bu süreçte göğüs korsesi kullanmak zorunda kalıyor. Bazen bu bölgede enfeksiyon gelişebiliyor ve tedavisi aylarca sürebiliyor. Kemik kaynamazsa tekrar ameliyatla düzeltilme durumu olabiliyor. Göğüs kemiği kesilerek yapılan ameliyatlardan sonra hastalar günlük yaşamlarına ancak 1.5-2 ayda dönebiliyor" diye konuştu.