Yarıyıl tatili önümüzdeki hafta itibariyle başlıyor. Çocuklar, keyifli zaman geçireceği yarıyıl tatilini dört gözle beklerken ailelerinde de heyecanlı bir bekleyiş var. Ailelerin çocuklardan sürekli başarı beklemesi ve taleplerinin bu yönde olması çocuğun psikolojik olarak kendini kötü hissetmesine neden olabileceğini belirten Çocuk – Ergen Psikoloğu Gamze Gülsoy, "Sürekli başarı beklenen bir çocuğun psikolojik olarak kendini iyi hissetmesi çok zor. Bu durum hem motivasyon eksikliğine hem de kendine olan güvenin kaybolmasına sebep olacaktır. Aşırı baskı; anksiyete bozukluğu, depresyon gibi ruh sağlığı problemlerine de yol açabiliyor. Aynı zamanda öğrenmede isteksizlik, okula gitmek istememe gibi durumlar doğurur. Başarı konusunda çocuğa yapılan baskı, çocuğun ailesinden uzaklaşmasına, içe kapanmasına yol açabiliyor. Çocuk ailesinden uzaklaştıkça kendini ifade edebileceği ve baskı görmediği riskli çevrelere kayabiliyor. Bu sebeple aileler çocuğa başarı için baskı yaparken, çocuğu istemeden riskli ortamlara itiyor. Çocuk başarılı olamadığında, ailenin beklentisini karşılayacak notlar almadığında, yalan söylemeye ve notları gizlemeye başvuruyor. Bu durum aile içi ilişkileri zorlayacağı gibi çocuğun psikolojik iyi oluşunu da etkiliyor" diye konuştu.
AİLELER NASIL BİR YOL İZLEMELİ?
Çocukların öğrenmeyi sevdikçe motivasyonunun artacağını ve bunun da başarıyı getireceğini belirten Psikolog Gamze Gülsoy, çocuğun öğrenmekten haz almasını sağlamanın çocuğu küçük başarılarında dahi kutlayarak ve onu gönülden tebrik ederek sağlanabileceğini söyledi.
"ÇOCUĞUN AKRANLARIYLA KIYASLANMASI YETERSİZ HİSSETTİRİR"
Ailelerin akademik veya sosyal konularda beklentilerini, çocuğun gerçekliğini göz ardı etmeden oluşturmaları gerektiğini ifade eden Gülsoy şöyle devam etti: "Çocuğun yapabileceğinin üstünde beklenti içine girmek hem ebeveyni hem de çocuğu zorlayacaktır. Çocuğa kendi potansiyelini ortaya çıkarabileceği alanlar açılmalı ve başarılı olabilmesi için, aile içinde iletişimin sağlıklı olması gerekir. Çocuğa huzurlu ve güvende hissettiği bir ev ortamı sunulmalıdır. Çocuk, koşulsuz kabul ve koşulsuz sevgi hissettiği bir ortamda iyi hissedecektir. Çocuğun her küçük çabası takdir edilmeli, ona güvenildiğini hissettirilmelidir. Ayrıca çocukların, akranlarıyla kıyaslanmaması gerekir, bu durum çocuğun yetersiz hissetmesine sebep olur. Okul ve öğretmen ile iş birliği içinde olmak, baskı yapmadan eksikleri hakkında neler yapabileceğini çocukla konuşmak gerekir. Ayrıca çocuğun öğrenme stillerini bilmek, hangi alanda iyi olduğunu gözlemlemek gerekir. Örneğin; sözel derslerde daha başarılı bir çocuk, sayısal bir bölüm seçmesi için zorlanmamalıdır."