Kişinin kendisini ön plana çıkarma, bende varım demek için kendisine ve çevresine zarar verme eylemi içerisinde olmasının bir kahramanlık olarak değerlendirdiğinin altını çizen Gürsoy; "Saldırganlık davranışının ve şiddetin temelinde yetersizlik duygusu var. İnsan kendisini yetersiz hissettiği zaman bir şeyler ortaya çıkıyor. Bir şekilde ses çıkartabilir. Bir davranış sergileyebilir, olumsuz bir davranış sergileyebilir. Bir yerde ilgi odağı olmak 15-20 yaş arasında çıkmasının temelinde bir ilgi odağı olmak ben buradayım, beni hesaba alın, beni hesaba almıyorsunuz intikamımı alırım psiko dinamiğinde bu var şiddetin ve öfkenin. Toplumda bir de modelleme var. Kişi çevresindeki olumsuz şeyleri modelliyor eskiden olumlu modellemeler vardı. Müspet ve pozitif şeyler vardı şimdi çok olumsuz modellemeler var. Bu modellemeler sonunda da ne yapıyor o davranışını modelliyor ve tekrarlıyor. Eline sigara söndüren bir genç hastama neden böyle bir şey yaptın diye sordum dedi hocam arkadaşlarım yapmıştı bende denedim dedi. Bu patalojik bir durum ve sağlıklı bir davranış değil. Bunu kişi kendince bir kahramanlık olarak değerlendiriyor. Bu yaşlar geçiş dönemleri anne ve babalar bunlarla çatışma içerisine girmemesi lazım, çok üstlerine gidip nasihat vermemeleri lazım. Çünkü bu dönemlerde beyin biyokimyasında bozulmalar oluyor. Beyin biyokimyasında değişmeler oluyor. Bu çevresel faktörler olabilir, biyolojik faktörler olabilir. İnsanın içsel faktörleri olabilir. Büyüyor, ergenlik döneminden geçiyor, geçiş dönemi, hormonel olarak dengeleri değişiyor. Bu dönemde çeşitli davranışlar olabiliyor. O nedenle aileler bu durumu ertelemeden bir an önce bir hekime başvurup yardım almalılar." dedi.
Kişinin yaşadığı psikolojik sorunun daha çok büyümeden çözüme kavuşturulması için zaman kaybedilmeden sağlık kuruluşuna ve hekime başvurulmasının önemli olduğunu dile getiren Gürsoy açıklamasını şöyle sürdürdü; "Psikolojik sorun yaşayan birey ile ailesi günlerce konuşur ama belki faydalı olamaz, ama bir uzman psikoloğun belki bir görüşmede birkaç kelimesi, birkaç seans görüşmesi çok daha faydalı olur, kısa sürede çocuk toparlanır. Yaptığının yanlış olduğunun farkına varıyor. Bu dönemlerde hem intihar var hem şiddet var. Şiddetin temelinde başka bir psiko dinamiğinde ise öfke var. Öfkeyi ifade edememe tamamen duygusal bir şey. Kişi kendini ifade edemiyor evdeki eşyalara zarar veriyor, evdekilere kişilere zarar veriyor, kendisine zarar verecek bir şekilde bir yerlere vuruyor. Veya dışarıda ki insanlara zarar veriyor. Bu dönem çok hassas ve nazik bir dönem o nedenle ailelere tavsiyemiz hiçbir zaman bu durumda olan çocuklarıyla polemiğe ve çatışmaya girmesinler. Şayet bunu yaparlarsa anne baba kaybeder. O nedenle bu dönemde mutlaka bir uzmandan yardım alsınlar, çünkü bu dönemde uzmanın desteği çok çok önemlidir."
HAKLIYKEN HAKSIZ DURUMA DÜŞEBİLİRSİNİZ
Öfkenin, doğal ve geçici bir duygu olduğunu belirten Gürsoy; "Öfke duygusunu her insan yaşar. Önemli olan sinirinizin ve öfkenizin saldırgan davranışlara ve kine dönüşmemesidir. Öfkenizi kontrol edemezseniz, haklı olduğunuz durumda bile haksız duruma düşebilirsiniz. Sinirinizi doğru bir şekilde ifade edememeniz, geri dönülmesi imkansız durumlara ve pişmanlıklar yaşamanıza sebep olabilir. Öfkenizi sağlıklı bir biçimde aktarabilmek için önce kendinizi tanımanız ve isteklerinizi bilebilmeniz gerekir. Duygularınızı açıkça ifade edebiliyor ve sorumluluklarınızı biliyorsanız, olumsuz duygularınızı da karşı tarafa sağlıklı bir biçimde aktarabiliyorsunuz demektir." Şeklinde konuştu.
ÖFKENİZİ KONTROL ETMENİN YOLLARI
Öfkenin sağlıklı bir şekilde ifade edilebilmesi için öncelikle bazı farkındalıkları kazanılması gerektiğinin altını çizen Gürsoy; "Ne istediğini bilen, duygularını tanıyan ve düşüncelerini tespit eden insan, hislerini de doğru bir şekilde ifade eder. Öfkeli olan insan, olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılar. Öfkenin hangi düşünceyle arttığını ve azaldığını gözden geçirin. Olumsuzluk ifade eden ve öfke uyandıran "Asla" ya da "Her zaman" gibi sözcükleri zihninizde yakalamaya çalışın. Bu sözcüklerle başlayan cümleler kurmak, öfkelendiğinizde haklı olduğunuzu düşünmenize yol açar. Durumla ilgili yargıyı koyduğunuz için de problemin çözümüne katkıda bulunmaz. Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde davranma eğilimindedirler. Öfkeli olduğunuzda önce yavaşlayın, gösterdiğiniz tepkileri gözden geçirin, aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, asıl söylemek istediğiniz şeyi düşünün, karşınızdaki kişinin söylemeye çalıştıklarını dinlemeye ve anlamaya çalışın, hemen cevap vermeyin. Öfkenizin altında yatan gerçek düşünceyi bulmaya çalışın. O ortamdan bir süre uzaklaşıp, sakinleşmeye çalışın. Kendinizin ve karşınızdakinin öfkesinin kontrolden çıkmasına izin vermeyin. Derin nefes alıp verme egzersizleri yapıp, sakinleştirici durumlar hayal etmeye çalışın. Bu sıra da kendinize "Sakin ol!" ya da "Gevşe!" diyerek telkinlerde bulunun. Unutulmamalıdır ki, öfke duygusunu yok edemeyiz, mutlaka öfkelenmenize sebep olacak olaylar yaşanacaktır. Yaşamda her zaman için engellerle, kayıplarla ve istemediğiniz durumlarla karşılaşma olasılığınız vardır. Bunu değiştirmek imkansız. Olaylara bakış açınızı değiştirmek sizin elinizdedir. Bakış açınızın değişmesi, olayların sizde yarattığı öfke duygusunu taşınabilir boyuta indirgemenize ve doğru biçimde ifade etmenize yardımcı olacaktır." dedi.