Kurulacak 'Bilim Vadisinde' hayvandan insana organ nakli ve organ üretimi için laboratuvar çalışmalarının yapılacağını da belirten Prof. Dr. Özkan, "Konu ile ilgili olarak Bu konuda Cumhurbaşkanımız ile görüşerek desteklerini aldık. Bizi sonuna kadar destekliyor. Cumhurbaşkanımızın desteğinin ardından Sağlık ve Maliye bakanlıklarımız görüşmelerimizi yaptık. 'Bilim Vadisi' ve ihalesi oluşturuldu. Altyapı oluştururken, burada yer alacak insanları da oluşturmaya da çalışıyoruz. Hem yurt içi, hem yurt dışından, bununla ilgili yoğun şekilde çalışıyoruz. Ana teması araştırma üzerine, yani bir domuzun kalbini, karaciğerini alıp da nakledemiyorsunuz, bunu nasıl yapacaksınız ya da uyumlu olmayan bir dokuyu nasıl uyumlu hale getirebilirsiniz, bu çalışmalar laboratuvarda yapılacak. Bunun için altyapıyı oluşturmamız gerekiyor. Bilimin her aşamasında olduğu gibi bunu da ihmal etmemek gerekiyor" dedi.
40'INCI YIL SEMPOZYUMU DÜZENLENDİ
Akdeniz Üniversitesi Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği (TONKKD), Türk Hepato Pankreato Bilier (HPB) Cerrahi Derneği ve Organ Nakli Koordinatörleri Derneği (ONKOD) tarafından 17-18 Aralık'ta Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu anısına 'Organ Nakli Günleri 40'ıncı Yıl Sempozyumu' Antalya'da gerçekleşiyor. Sempozyumun açılışına Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Sağlık Bakanlığı Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanı Dr. Fatih Kacıroğlu, Antalya İl Sağlık Müdürü İsmail Başıbüyük, AÜ Organ Nakli Merkez Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, Türkiye'nin ilk yüz, kol ve rahim nakillerini yapan Prof. Dr. Ömer Özkan ve Türkiye genelinden bu alandaki uzmanlar katıldı. AÜ Organ Nakli Merkez Müdürü Bülent Aydınlı, merkez olarak 1982-2022 yılları arasında 5 bin 216 böbrek, 744 karaciğer, 113 kalp, 78 pankreas ve 12 kompozit doku nakli ve bu 40 yıllık süreçte 6 bin 163 hastaya organ ve doku nakli yapıldığını açıkladı. Prof. Dr. Aydınlı, bu yıl da 207 böbrek, 51 karaciğer nakli yaptıklarını kaydetti.
NAKİLDE MARKA HALİNE GELDİK
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Organ Nakli Merkezi'nin gerek ilk karaciğer ve kalp gerekse ilk kompozit doku nakilleriyle hem dünya hem Türkiye'de marka haline geldiğini söyledi. 40 yılda 6 bin 163 organ ve doku nakline ulaşıldığını belirten Rektör Prof. Dr, Özkan, "Organ naklinin bundan sonraki süreçte tıbba çok ciddi yön verecek. İmmünolojisiyle özellikle ve kompozit doku nakilleriyle ayrı anlam içeriyor. ABD'de gördüm kadarıyla yeni araştırmalar hızla devam ediyor. Biz hala hizmet sunucusuyuz, hala araştırmada olmamız gereken yerde değiliz. Ben neyi kıskandım, bundan sonraki süreç nereye gidiyor? Gördüğüm kadarıyla hayvanlardan insanlara olacak nakillere gidiyor. İmmünolojiyi nasıl ekarte edebiliriz, onlara gidiyor. Bunda biraz geri kaldığımızı düşünüyorum ve bu anlamda Ömer hocayla birkaç projemiz oldu. İki gündür Ankara'da en üst düzeyde görüşmeler yaptık. Sağlık Bakanlığı ve hükümetin desteği olmadan bunu yapmamız mümkün değil, çok teşekkür ediyorum destekleyeceklerini ifade ettiler" dedi.
RAHİM NAKLİNDE YOĞUN TALEP
Türkiye'nin ilk yüz, çift kol ve dünyanın ilk rahim nakli ameliyatlarını gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Ömer Özkan, 'Kompozit Doku Nakilleri' başlığıyla kongredeki ilk sunumu yaptı. Şu ana kadar 12 kompozit doku nakli yaptıklarını ve bu ameliyatların süreçlerini görsellerle anlatan Prof. Dr. Ömer Özkan, dünyada ilk olarak literatüre giren ilk rahim nakli ve ardından ikincisi ve ikisinden de doğumu gerçekleştirilen bebeklerin son durumları hakkında da bilgiler verdi. İlk doğumdaki bebeğin 2,5 yaşında, haziran ayında 1 kilo 700 gram doğan bebeğin de şu anda 4 kiloya ulaştığı ve her ikisinin de sağlıklı olduklarını dile getirdi. Dünyada 5 bin kadının birinde rahim olmadığını belirten Prof. Dr. Özkan, "Mutlu bir evlilikleri varsa çocuk istiyorlar. Ama taşıyıcı annelik hem kültürümüzde hem yasalarımızda yasak. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılıyor veya evlat edineceksiniz. Listelerimize bakınca bununla ilgili dünyanın birçok yerinden, özellikle de Avrupa ülkelerinden çok sayıda başvuru var. Listemizde nakil için bekleyen 40 kişi var. Ancak Avrupa ve dünyanın dört bir yanından 2 binin üzerinde kaydımız var" dedi.
'KIKIRDAK DIŞINDA ÜRETİLEN DOKU YOK'
Prof. Dr. Ömer Özkan, organ nakli ihtiyacına yönelik kök hücre ve organ üretimine doğru gidildiğine dikkat çekti. Moleküler düzeyde bizim de işin içine mutlaka girmemiz gerektiğini belirten Prof. Dr. Özkan, "Giriyoruz ama yurtdışı kadar değil. O çok önemli, dünyada böbrek dokusu, mesane dokusu, kalp dokusu da birebir üretildi. Ama bunları bizim bildiğimiz damarsal yapıların entegrasyonunda sorunlar var. Kemik, kıkırdak üretildi ama bizim nakledeceğimiz ölçüde kıkırdağın dışında bir doku henüz üretilemedi. Sempozyumun ana temasının gelecekte ne olacak, ne yapacağız, geride kalmayalım, önde nasıl ilerleriz konularında vurgulamaları yapmaya çalışıyoruz" dedi.
'TRENİ KAÇIRMAYALIM'
Prof. Dr. Özkan hayvanlardan nakil ile ilgili olarak 'treni kaçırmayalım' diye uyarıda bulundu. Bunu için laboratuvar çalışmalarına değer vermek gerektiğini de belirten Prof. Dr. Özkan, "Bu nakillerin güvenli ilaçlarla yapılması ve insanların organ nakline ihtiyacı. İki seçenek var. Organ havuzu az, ya canlıdan yapmak zorundayız ya da kadavra organları az sayıda. Bunları nasıl artırabiliriz, organ üretilebilir mi gelecekte? Veya başka canlılardan veya başka türlü bu organların ömrü uzatılabilir mi? Naklettiğiniz dokular için de ilaçları kullanıyorsunuz ve yan etkileri var, bunları azaltabilirsiniz. Bunlarla ilgili çalışmalar yapmak gerekiyor. Bulduğunuz organı iyi değerlendirmek, organ bulamıyorsanız da alternatifleri neler olabilir? Dünyada işte hayvanlardan insanlara organ nakli gibi konular var. Bununla ilgili daha çok erken dönem ama bu araştırmalar sadece cerrahi, makro şeyler değil, mikro, nano şeylere doğru inmek gerekiyor. Moleküler düzeyde araştırma yapmak gerekiyor. Genetik ve immünolojik çalışmalar yapacağız" dedi.