Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde Prematüre Günü ve Haftası kapsamında bir etkinlik düzenlendi. Prematüre olarak dünyaya gelen ve artık büyüyüp yürüyüp koşmaya başlayan parmak bebekler ve anneleri de etkinliğe katılıp günün simgesi olan mor renkli balonlarını uçurdu.
1 kilo 150 gram olarak dünyaya gelen ve 38 gün kuvözde kaldıktan sonra taburcu olan Kumsal bebeğin annesi Özlem Şengün, "Kızım 31 hafta 5 günlükken doğdu. Ben ilk 34 gün kızımı hiç görmedim. Gözlerimi ilk açtığımda yaşayıp yaşamadığını sordum. Başka bir hastaneye sevk edilecekti ama son anda bir kuvöz boşalınca burada kaldı ve en büyük şansımız da bu hastane oldu. Zor oluyor ama hepsi geçiyor. Biz başardık inşallah herkes başarır. Şu anda biz savaşçı kızımla hayat mücadelemize devam ediyoruz. Hala yaşadıklarınızı unutamıyorsunuz ama nefes aldıkça, konuştukça, koştukça, yürüdükçe diyorsunuz ki o günler geçti, önümüze bakmamız gerekiyor." diye konuştu.
6 aylıkken sadece 950 gram olarak dünyaya gelen aceleci parmak bebeklerden Alperen'in henüz doğum günü gelmedi. Anne Merve Yılmaz Azak, "Alperen'in normalde 16 Aralık'ta doğması gerekiyordu. Kronolojik olarak 2 ay 20 günlük şu an, 26 haftalıkken dünyaya geldi. Hızlı, aceleci bir savaşçı. Şu an 2 kilo 380 gram. Erken doğacağını öğrendiğimde çok ağladım çünkü beklediğim bir şey değildi. Sağlıklı olur mu, yaşayacak mı korkuları vardı ama zamanla bunun korkulacak bir durum olmadığını sağlıklı olduğu sürece zamanın hızlı geçtiğini fark ettik. Ben bizim yaşadıklarımızı yaşayan ailelere bu süreçte sabırlı olmalarını tavsiye ederim. Ağlamanın sızlamanın hiçbir anlamı yok. Sizin psikolojiniz doktorlara ve hemşirelere de yansıyor. Ama biz pozitif olduğumuz için çocuğumuza çok çabuk kavuştuk" ifadelerini kullandı.
"HER 10 BEBEKTEN 1'İ PREMATURE"
Dünya Prematüre Gününde bir farkındalık oluşturmayı hedeflediklerini ifade eden Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Yeni Doğan Klinik Sorumlusu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Merih Çetinkaya, "Dünyada 17 Kasım Dünya Prematüre günü olarak kutlanıyor. Bugünün ana amacı prematüre bebeklerin yalnız olmadıklarını prematüre olsalar bile hayata diğer bebekler gibi bağlanabildiklerini göstermek. 37'inci gebelik haftasından önce doğan tüm bebekler prematüre bebek olarak adlandırılıyor ve günümüzde dünyada ve ülkemizde yaklaşık yüzde 10 ila 12 oranında prematüre bebek dünyaya geliyor. Yani her 10 bebekten 1 tanesinin prematüre olarak dünyaya geldiğini düşünüyoruz. Sadece erken doğan bebek değil, prematüre bebekler organ sistemleri gelişmeden anne karnında geçirmesi gereken süreyi geçiremeden doğan bebekler. Artık günümüzde, bin gramın altında doğan aşırı düşük doğum ağırlıklı pek çok bebek yaşatılabiliyor. Deneyimli yenidoğan uzmanlarına, deneyimli hemşirelere ve en önemlisi de deneyimli bir ekibe ihtiyaç olduğunu belirtmek lazım" diye konuştu.
"PREMATÜRE DOĞUMLARIN YÜZDE 40'I GEBELİKTE GEÇİRİLEN ENFEKSİYONLAR"
Prematüre doğumun en önemli sebebinin yüzde 40 oranında annenin gebeliğinde geçirmiş olduğu enfeksiyonlar olduğunu belirten Çetinkaya, şöyle devam etti: "Bunlarla beraber gebelik tansiyonu, annenin suyunun erken gelmesi, annedeki diğer enfeksiyonlar da en önemli nedenler arasında. Ama yaklaşık yüzde 20-25 oranında da hiçbir nedenin bulunamadığı bir tablo var. Gebelerin mutlaka kadın doğum hekiminin çok sıkı kontrolünde olması gerekiyor. Suları gelen herhangi bir akıntısı ortaya çıkan, kendisinde hastalık belirtileri ortaya çıkan, doğum eylemi başlangıcı hisseden ya da kendisini anormal hisseden gebenin mutlaka bu işte kadın doğum ekibine acilen danışması son derece önemli. Teknoloji ilerliyor.
Artık kendi tartı özelliği olan, kendisini nemlendirebilen, son derece modern küvözler var. Farklı özelliklere sahip solunum cihazları, beyin monitörleri, alarm sistemleri, pek çok gelişim, hatta doku oksijenizasyonunu izlediğimiz ya da bebekten hiç kan almadan bebeğin durumunu görebildiğimiz pek çok alet ve cihaza modern yeni doğan yoğun bakım üniteleri sahip. Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ni İstanbul ilindeki kamu hastaneleri içinde yeni doğan yoğun bakım için son nokta olarak tanımlayabiliriz."
Fotoğraflar: Saffet AZAK