İnsan vücudu dokulardan ve bu dokuları oluşturan özelleşmiş hücrelerden oluştuğunu belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Doç. Dr. İbrahim Vedat Bayoğlu, "Kanser de bir veya birkaç hücrenin normal özelliklerinin dışında bir değişim göstermesi ve kontrolsüz çoğalması ile meydana gelen bir hastalık. Her yıl dünyada 12 milyondan fazla insan kanser tanısı alıyor. Tüm dünyada ölüm nedenlerinin başında gelen kanser, çağımızın en önemli hastalıklarından biri" şeklinde konuştu.
Meme kanserinin nedeninin tam olarak bilinmediğini ifade eden Bayoğlu, "Meme kanseri, tüm dünyada olduğu gibi bölgemizde de kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Hayat boyu her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski vardır. Başlıca riski artıran faktörler arasında: kadın olmak, ileri yaş, ailede genç yaşta tanı konmuş kanser hastası olması, erken yaşta adet görmek, geç yaşta menopoza girmek, ilk çocuğunu ileri yaşta doğurmak, dışarıdan hormon ilaçları almak, meme bölgesine radyoterapi almak, daha önce saptanmış ve takip edilen ama kanser olmayan meme de kitlelerin olması, meme dokusunun yoğun olması, BRCA1/2 gibi genetik mutasyonların olması, yer alır" diye konuştu.
EN ÖNEMLİ 2 KAVRAM: KORUNMA VE ERKEN TANI
Meme kanseri yüksek riskli bireylerde önlenebilir olduğunu söyleyen Bayoğlu, "Günümüz gelişen tedavi modelleri ile tamamen tedavi edilebilir ve en önemlisi, tüm kanserlerde olduğu gibi, erken teşhisin hayat kurtarıcı olduğu bir hastalık. Güncel korunma, tarama, tanı, tedavi ve izlem yöntemleri ile meme kanserine bağlı ölüm oranları ciddi oranda azaldı. Önemli bir halk sağlığı sorunu olan, sadece kadınlarda değil erkeklerde de görülebilen meme kanserinde en önemli iki kavram; korunma ve erken tanı. Birincil korunmada; yaşam tarzı değişiklikleri; sağlıklı (sebze ve meyveden zengin) beslenme, haftada en az 150 dakika orta düzeyde (en az 10 dakika tempolu yürüyüş, bisiklete binme gibi) ya da hafta da en az 75 dakika ağır düzeyde (en az 10 dakika koşma, yüzme gibi) fiziksel aktivite yapma, sağlıklı kiloda olma ve bu kiloda kalma, sigara ve alkolden uzak durma temel öncelik olmalı. İkincil korunmada ise; Kendi kendine meme muayenesi (KKMM) yapmak, klinik meme muayenesi yaptırmak ve mamografi vb. görüntüleme yöntemleri ile tıbbi takip, temel yaklaşım. Kişi ayna karşısında kendi memelerini kontrol etmeli, şekil, biçim, simetrileri açısından ortaya çıkabilecek değişikleri erkenden fark etmeye çalışmalı" ifadelerini kullanmalı.
"KANSER OLMAKTAN KORKMA, GEÇ KALMAKTAN KORK"
Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisinin memede ağrısız büyüyen kitle olduğunu dile getiren Bayoğlu, şunları söyledi: "Bunun yanında; Memede ya da meme ucunda ağrı, meme derisinde değişiklik (Deride kalınlaşma, kızarıklık, içe çökme-gamzeleşme kaşıntı kabuklaşma, portakal kabuğu görünümü) olabilir. Meme başında değişiklik (Çekinti-içe çökme, hassaslaşma, tahriş ya da yapısal bozulma), tek taraflı meme ucunda akıntı, koltuk altında ele gelen sertlik-kitle, memenin bir kısmında veya tümünde şekil değişikliği sık karşılaşılan bulgular arasında yer alıyor. Erken tanı, daha ileri ve yan etkileri de olan tedavilerinden kaçınmamızı, hastalığın tamamen ortadan kaldırılmasını sonuçta hastalıkta kür şansı tanıyor. Bundan dolayı her zaman dediğimiz gibi "kanser olmaktan korkma, geç kalmaktan kork". Bu amaçla, Her kadının 20 yaşından itibaren kendi kendine meme muayene etmesini, 40 yaşından itibaren de mamografi-meme ultrasonu gibi meme görüntülemeleri ile tarama programına alınmasını öneriyoruz."
FORMÜL KKMM: KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ
Günümüzde meme kanseri tedavisinin multidisipliner ekiplerin yer aldığı birçok branştan doktorun olduğu bir ekip tarafından yürütüldüğünü belirten Bayoğlu, şöyle devam etti:
Neredeyse tüm kanserlerde olduğu gibi, son yıllarda gerek akıllı ilaçlar diye tabir ettiğimiz hedefe yönelik ilaçlar, gerekse immünoterapi gibi bağışıklık sisteminin tümör ile savaşmasını sağlayan tedaviler ile meme kanseri tedavisinde ciddi başarılar sağlandı. Belirgin yarar gösteren güncel bu ilaçlara ülkemizde sorunsuz bir şekilde ulaşılabiliyor ve uygun hastalarda kullanılabiliyor. Sonuç olarak, meme kanseri günümüzde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak gündemdeki yerini koruyor. Öldürücülüğü yanında tedavisindeki zorluklar, hasta ve ailenin üzerine düşen psikolojik-maddi-manevi yük ve ülke ekonomisine etkileri göz önüne alındığında toplumun bilinçlendirilmesi ve erken tanı halen başarıda kilit rol oynuyor. Meme kanseri konusunda toplumda farkındalığın artırılması ve toplum bilincinin geliştirilmesi, mücadelede en etkili yöntemlerin başında geliyor. Bu amaçla günümüzde Sağlık Bakanlığı ve birçok sağlık kuruluşu tarafından farkındalığı artırmaya yönelik eylem planları, etkinlikler yapılmaktadır. Meme kanseri ile savaşta en önemli gelişim, erken tanı oranının artırılması ile sağlanacak. Erken tanıda kilit nokta ise KKMM yani kendi kendine meme muayenesidir. Bundan dolayı kadınlarımızın, dokunmaktan-kendi kendini muayene etmekten- korkmaması, çekinmemesi, tamamen iyileşebilecek bu hastalıkta, tanıda geç kalmaktan korkması gerekiyor. Tedavi seçenekleri açısından elimizin bu kadar güçlü olduğu, tüm etkin tedavi seçeneklerine ulaşabildiğimiz, bu hastalıkla, umudumuzu kaybetmeden, inancımızı koruyarak, korkmadan savaşmalıyız. Biz tüm doktorlar ve yardımcı sağlık personelleri ile bu savaşta hastalarımızın yanında ve destekçileriyiz.