Kalp-Damar ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Demirtaş, Türkiye'nin farklı üniversitelerinin tıp fakültelerinde görev yapan 50 bilim insanıyla birlikte 'İç Hastalıkları Semiyoloji ve Klinik Ayrıcı Tanı' adlı kitabını yazdı. Tıp fakültesi öğrencileri ve uzmanlık eğitimine devam eden doktorlara yönelik kitabın geliri tıp öğrencilerine burs olarak bağışlanıyor. Hastalara doğru tanıyı cihazların değil hekimin koyacağını söyleyen Prof. Dr. Mustafa Demirtaş, "Kitabı, Hipokrat yemininde bulunan 'primum non nocere' (hastaya zarar verme) sözünden yola çıkarak hazırlamaya karar verdik. Tıpta kural önce hastaya zarar vermemektir. Hastayı muayene etmeden hemen cihaza başvurulmaması gerekiyor. Çok gereksiz testlerle hastalar mağdur oluyor, ülke ekonomisine de zarar geliyor. İyi bir muayene yapılırsa gereksiz bir sürü test engellenmiş olunur. Bu durumda hem ülke kazanır hem hasta…" dedi.
KİTABIN GELİRİ TIP ÖĞRENCİLERİNE
Kendi branşlarında profesör, doçent ve uzman olan 50 Türk bilim insanının katkısıyla 3 yılda hazırlanan 1.120 sayfalık kitapta bir erişkinin detaylı muayene yöntemleri ve hastalık belirtilerinin ayrıcı tanıları tek tek anlatılıyor. 2.000 adet basılarak bütün illere dağıtılan ve 650 liradan satışa sunulan kitabın geliri tıp öğrencilerine burs veren Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Güçlendirme Vakfı'na (ÇÜTF) bağışlanıyor. Kitabın, yabancı dillere çevrilmesi de planlanıyor.
DOĞRU TANI DOĞRU TEDAVİ
Kitabın fikir babası olan ve editörlüğünü üstlenen Kalp - Damar ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Demirtaş, "En iyi tanı yöntemi hastanın klinik değerlendirilmesidir. Yani iyi bir hasta muayenesidir. Klinik değerlendirmeleriyle yüzde 85- 90 oranında doğru tanı konulabilir. Modern teknoloji daha çok, tanıyı doğrulamak içindir. Teknolojinin ilerlemesiyle hekimler hasta sorgulamayı ve detaylı muayeneyi bırakıp modern cihazlarla tanı koyma eğilimine girdiler. Bunda iş yükünün fazla olmasının da katkısı inkar edilemez. Ancak doğru tanı konulursa doğru tedaviye yönelir. Bu da en kolay hastadan alınan bilgiler ve muayenede sağlanan verilerle sağlanır" diye konuştu.
BİR STETOSKOPLA DOĞRU TANI
Kitabı hekimlerin sadece titiz bir muayeneyle hastanın ayrıcı tanısını kolaylaştırmak için yazdıklarını söyleyen Prof. Dr. Demirtaş, "İyi bir muayene de 100 hastanın 85'ine doğru tanı konulabilirken modern cihazlarla bu oran yüzde 30-40'a kadar düşebiliyor. Doğru tanı koyarsanız doğru tedavi yaparsınız. Bir hastayı dikkatli muayene ederseniz, bir stetoskopla doğru tanıyı koyabilirsiniz. Hala en iyi tanı yöntemi hekimin kendisidir. Anjiyo, tomografi ve MR gibi tanı araçlarını teşhislerimizi doğrulamak için kullanırız. Cihazlar bize yol gösterirler ama en iyi tanı aracı beyindir. Onun için sorgulamayı iyi bilen bir doktor muayenede teknolojiye gerek duymadan doğru tanıyı koyabilir." diye sözlerini tamamladı.
"BİLİMSEL MANEVİ EVLATLARIZIM"
Prof. Dr. Demirtaş şöyle devam etti: "Eserimizin yazarları arasında 2 oğlum ve 1 gelinim de var. Büyük oğlum Doç. Dr. Abdullah Orhan Demirtaş, Kanada'da Toronto Üniversitesi'nde çalışmalarına devam ediyor. Diğer oğlum Uzm. Dr. Coşkun Özer Demirtaş, Marmara Üniversitesi'nde görev yapıyor. Gelinim Doç. Dr. Derya Demirtaş ise kan hastalıkları konusunda bilimsel araştırmalarını sürdürüyor. Kitabın diğer yazarlarının çoğunluğu bizim yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz. Onlar da bizim bilimsel manevi evlatlarımız. Eserimizin önceden hazırlanan benzer kitaplardan farkı, tıbbın bütün bölümlerini kapsaması ve bilgilerin oldukça detaylı ve güncel olmasının yanı sıra pratik ve ayrıcı tanı algoritmaları içermesidir. Kitap, tüm tıp camiasına özellikle tıp öğrencilerine her branştaki asistan doktorlara, uzmanlara ve genç öğretim üyelerine yararlı olacağı kanısındayım" dedi.