Kahve ile ilgili efsanaler hiç bitmiyor. Halk arasında kahve içmenin kalp ritmini olumsuz etkilediğine dair yaygın bir inanış vardı. Fakat bir tıp dergisinde yayınlanan bir araştırma ile bu durumun gerçeği yansıtmadığı ortaya kondu. Bilimsel araştırmada 4.5 yıl boyunca 390 bin kişi takip edildi. Araştırmayı değerlendiren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yiğit Çanga, "Bu bilimsel çalışmanın sonucuna göre; kahvenin kalp ritim bozukluğunu artırmadığı, aksine içilen her bir fincan kahvenin ritim bozukluğu riskini yüzde 3 oranında düşürdüğünü ortaya çıkardı" dedi.
GÜNDE 3-4 FINCAN ZARARSIZ
Tıp dergisinde yayınlanan araştırmanın detaylarını aktaran Doç. Dr. Yiğit Çanga, "Eskiden kahvenin içeriğindeki kafeinin, kandaki adrenalin ve noradrenalin seviyelerini artırarak, hücre içi kalsiyum metabolizması üzerindeki birtakım etkilerle ritim bozukluğu riskini artırdığı düşünülüyordu. Yaygın inanışın aksine orta düzeyde, düzenli kahve tüketimi, ritim bozukluğu riskini artırmadığı gibi azaltıyor. 390 bine yakın hastanın 4.5 yıl takip edildiği bir çalışmada; tüketilen her bir fincan kahvenin, yüzde 3 oranında daha düşük ritim bozukluğu riski ile ilişkilendirildi. Ayrıca bu çalışmada kahve tüketimi ile ritim bozukluğu ilişkisinin, kafein metabolizmasını etkileyen genetik değişikliklerden de etkilenmediği gösterildi" dedi. Avrupa Kardiyoloji Cemiyeti'nin de günde 3-4 fincan kahve tüketiminin zararlı olmadığını, orta düzeyde tüketimin faydalı olduğu önerisinde bulunduğunun da altını çizen Doç. Dr. Yiğit Çanga "Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin önerdiği günlük en fazla kafein tüketimi sınırı da 400 mg. yani günde 4–5 fincandır" diye konuştu.
OLUMLU ETKİLERİ VAR
Doç. Dr. Yiğit Çanga, kahvenin, kalp sağlığı üzerine olumlu etkilerinin yanı sıra Parkinson hastalığı riskini de azaltığına dikkat çekerek "Parkinson hastalarında hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaktadır. Yine yapılan çalışmalar özellikle kahve ve yeşil çay kaynaklı orta düzeyde kafein tüketiminin, kadınlarda daha belirgin olmak üzere, bilişsel fonksiyonları olumlu etkilediğini ve Alzheimer hastalığı riskini azalttığını göstermiştir" dedi.
KAHVE VE KOLESTEROL
KAHVE ve kolesterol ilişkisini demleme yöntemleri üzerinden anlatan Çanga, şöyle konuştu: "4 tip kahveden bahsedebiliriz; bunlardan birincisi filtre kahve, ikincisi ocakta kaynatılarak yapılan kahveler (Türk kahvesi) ve french press kahve (demlemek için iri çekilmiş kahve), üçüncüsü hazır kahve, dördüncüsü ise espresso ve espresso temelli kahveler (kahve kapsülleri).
Kahve, içeriğinde bulunan diterpenler (kahweol, kafestol) aracılığıyla kan kolesterol düzeyini yükseltir. Kahvedeki diterpen miktarını belirleyen en önemli unsur ise demleme yöntemidir. Kolesterol düzeyini artıran diterpenler en az filtre kahvede, orta düzeyde espressoda, en çok kaynatılarak yapılan ve french press kahvelerde bulunur. Espresso tüketimi ve kan kolesterol düzeyi arasındaki ilişkiyi ortaya koymak için yapılan bir çalışmada; günlük 3-5 fincan espresso tüketmek, özellikle erkeklerde, kolesterol artışı ile ilişkilendirilmiştir. Ocakta kaynatılarak veya french press yöntemiyle yapılan 6 fincan veya fazla kahvenin, her iki cinsiyette de kolesterolü artırdığı gösterilmiştir. 6 fincandan fazla filtre kahve ise sadece kadınlarda hafif bir kolesterol artışına neden olmaktadır. Çünkü kağıt ile yapılan filtrasyon işlemi, kolesterol yükseltici içeriklerin kağıtta kalmasına neden olmaktadır."
İLK KAHVENİZİ SAAT 10.30'DA İÇİN
Doç. Dr. Yiğit Çanga, "Kahve günün hangi saatinde tüketilirse faydalı olur?" sorusuna, "Kortizol salınımının çok yüksek olduğu sabahın erken saatlerinde tüketilmesi genellikle önerilmemektedir. Uyarıcı ve iyi hissettiren etkisinden gün boyu faydalanmak için ilk kahvenin içileceği saat sabah 10.30 civarıdır. Uyarıcı etkileri 5–6 saat kadar sürebilir. Spordan yarım ya da 1 saat önce kahve içmek performansınızı artırır. Anksiyete ve titreme gibi yan etkilere neden olabilir. Çok yüksek miktarda tüketmek tansiyonu yükseltebilir" diye yanıt verdi.
KAHVE İÇEN DAHA UZUN YAŞIYOR
KAHVE denilince akıllara her ne kadar kafein ve kafeinin doğal uyarıcı etkileri gelse de kahvenin, polifenoller başta olmak üzere antioksidanlar açısından zengin bir içecek olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yiğit Çanga, şunları söyledi: "Bu yüzden kahve tüketiminin yoğun olduğu Norveç'te 508 bin 747 kişi ile yapılan ve Preventive Cardiology Dergisi'nde yayınlanan başka bir çalışmada, filtre kahve tüketenlerin hiç kahve tüketmeyenlere kıyasla daha uzun yaşadığı saptandı. Ayrıca düzenli kahve tüketenlerin, kalp hastalıkları açısından önemli bir risk faktörü olan şeker hastalığına yakalanma risklerinin de düştüğü gösterildi. Kahve tüketenler arasında günde 1-4 fincan filtre kahve tüketenlerin en düşük ölüm oranına, günde 9 fincandan fazla filtre olmayan kahve içenlerin ise en yüksek ölüm oranına sahip oldukları saptanmıştır. Bu çalışmada da filtre kahve lehine çıkan sonuçlar, filtre kahvenin içeriğinde daha az kolesterol yükseltici içerik olmasına bağlanmıştır. Hiç kahve içmeyenlere göre, filtre kahve içenlerin daha uzun yaşaması ise kahve içeriğindeki güçlü antioksidan maddeler ile ilişkilendirilmiştir."