Maymun çiçeği virüsünün, Kovid-19'a neden olan SARS-CoV-2'nin aksine, bir DNA virüsü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, "DNA virüslerinin mutasyona uğrama olasılığı RNA virüslerine kıyasla daha düşüktür. Yine de bu durumun, virüsün hiç mutasyon geçiremeyeceği anlamına gelmez. Son zamanlardaki mevcut vakalarda görülen tipik olmayan bulaşma eğilimleri, virüsün farklı özellikler kazanmış olma ihtimalini ortaya çıkarıyor. Bu durum, virüsün genetik materyalindeki değişimlerin tespit edilmesine yönelik araştırmalarla belirlenecek. Yakın zamanda araştırma sonuçlarının bilim dünyasıyla paylaşılacağını bekliyorum" dedi.
Virüsün, kuluçka döneminde bulaşıcı olmadığını da söyleyen Prof. Dr. Şanlıdağ, "Virüsün bulaşması için semptomların başlamış olması gerekiyor. Bu nedenle, gözle görülür semptomları olan virüsten kaçınmak daha kolay. Maymun çiçeğinin döküntü veya lezyonların dışında şişmiş lenf nodülleri, kas ve sırt ağrıları, halsizlik, ateş ve yoğun baş ağrısı gibi semptomları da bulunuyor. Virüsün hızlı bir şekilde yayılmasını engelleyen özelliklerden biri de bulaşma şekli. Maymun çiçeği virüsü özellikle çok yakın ve uzun süreli temasla bulaşıyor. Maymun çiçeği virüsünün solunum yoluyla bulaşmasından daha çok yakın temas gerektiren bulaşı yayılımını kısıtlıyor. Özellikle son vakalarda cinsel yolla bulaşma eğilimi gösteriyor" şeklinde konuştu.